Aysel Ayşe Aygün Özer
Siyasetin kodu, dilin hafızası
Necmettin Erbakan’ın siyaset sahnesinde bıraktığı en belirgin iz, sadece bir liderlik çizgisi değil; Aynı zamanda kendine özgü, iddialı ve yer yer sert bir terminoloji idi. Bu terminolojinin içinde “Siyonizm” kelimesi başlı başına bir kavramdan çok, uluslararası politikanın Türkiye üzerindeki baskılarını tanımlamak için kullanılan bir metafora dönüştü.
Erbakan’ın yıllar önce yaptığı bir konuşmada “AKP Siyonizmdir” anlamına gelecek ifadeler kullanması, aslında tek bir cümlenin değil, uzun bir siyasal hafızanın sonucuydu. Bu cümle, kelimesi kelimesine ne olursa olsun, Erbakan’ın dünya düzenine dair okumasının tipik bir parçasıydı.
Erbakan, siyaseti yalnızca Türkiye içindeki çekişmelerden ibaret görmeyen bir liderdi. O, meseleleri küresel güç ilişkileri bağlamında okuyan bir şemaya sahipti. Bu şema içinde “Siyonizm”, sadece Yahudi ulusal hareketini değil, Batı merkezli küresel sistemi, finans kapitali, büyük güçlerin dış politika manevralarını, Türkiye’nin üzerindeki ekonomik ve siyasi baskıları temsil eden geniş bir çerçeveydi. Yani kelime teolojik değil, siyasi bir sembol işlevi görüyordu.
Bu bakış açısından hareket eden Erbakan, Refah Partisi çizgisinden koparak daha liberal–muhafazakâr bir siyaset izleyen AKP’nin dış politika ve ekonomi tercihlerini, kendi terminolojisinde “Siyonist düzenle uyumlu” olmakla eleştirdi. Burada kastedilen, “AKP bir inanç hareketidir” gibi bir iddia değildi; “uluslararası sistemle uyumlu, Batı merkezli politikalara açık bir partidir” anlamında bir suçlamaydı. Yani Erbakan’ın kendi siyasi haritasında bu söz, AKP’nin rotasının Milli Görüş’ten ayrılmasıyla ilgiliydi.
Bu ayrışma, sadece iki siyasi hareket arasındaki mesafe değildi. Bir bakıma, Türkiye’de muhafazakâr siyaset içindeki uzun bir aile tartışmasının dışa vurumuydu. Erbakan’ın sözleri, kırgınlık, ideolojik kopuş ve küresel okumanın iç içe geçtiği bir noktadan yükseliyordu. Siyasi söylem, bazen bir hesaplaşmanın kılıcı, bazen de tarihe düşülen nottur. Bu söz de tam olarak böyle bir nottu.
Bugünden bakınca, Erbakan’ın o cümleyi neden kurduğunu anlamak için onun tüm siyasetini anlamak gerekiyor. Çünkü Erbakan’ın dünyasında siyaset; petrol fiyatlarından NATO politikalarına, IMF programlarından dünya ticaret sistemine kadar uzanan dev bir denklem. AKP ise bu denklemin içinde Milli Görüş çizgisinden ayrılarak farklı bir yön tutmuş bir aktör. Yani sözün sertliği, arka plandaki ayrışmanın sertliğinden kaynaklanıyor.
Siyasi söylemin tarihi, çoğu zaman kelimelerin kendi anlamlarından çok, söylendiği anın ruhunu yansıtır. Erbakan’ın bu sözü de Türkiye siyasetinin bir dönemine aynadan bakmak gibidir. Kelimeler serttir, ama sertlik çoğu zaman siyasetin tortusudur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.