Aysel Ayşe Aygün Özer

Aysel Ayşe Aygün Özer

Siyonizm ve Hıristiyanlık arasında bir bağ var mı?

Tarihin karanlık koridorlarında dolaşan bir soru her zaman akıllarda yer almaya devam edecek.

Dinî kavramlar tarih boyunca sadece inanç alanında kalmadı; siyasetin ve jeopolitiğin de en hareketli malzemeleri arasında yer aldı. “Siyonizm ve Hıristiyanlık arasında bir bağ var mı?” sorusu da böyle bir alanın içinde, yüzyıllardır tartışılan, çoğu zaman yanlış anlaşılmalarla örülü bir konu. Bu tartışmayı anlamak için önce kavramların tarihsel kökenlerine bakmak gerekiyor.

Siyonizm, 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan modern bir siyasi akım. Temel hedefi, Yahudi halkının Filistin topraklarında bir devlet kurmasıydı. Yani teolojik değil, esasen politik bir programdı. Hıristiyanlık ise bundan yaklaşık iki bin yıl önce doğmuş, tamamen başka bir tarihsel bağlamın ürünü. Dolayısıyla ikisi arasında köken bakımından doğal bir bağ yok.

Fakat tarihin akışı, siyasetin hesapları ve Batı dünyasının Orta Doğu’ya yönelik bakışı, iki farklı alanı zaman zaman kesiştirdi. Bu kesişmeler çoğu zaman inanç temelli değil, güç ilişkileri üzerinden gelişti.

Özellikle 19. yüzyıldan itibaren bazı Batılı Hıristiyan çevrelerinde “Filistin’de Yahudi devletinin kurulmasının İncil’deki kehanetlerin bir parçası olduğu” şeklinde bir yorum ortaya çıktı. Bu anlayışa “Hristiyan Siyonizmi” denildi. Dini metinlerin siyasal projelere rehber yapılması, modern çağda siyasetin teolojik bir dille yeniden şekillendirilmesine yol açtı. Bu kesimlerin etkisi, özellikle İngiltere ve ABD’nin Orta Doğu politikalarında zaman zaman kendini gösterdi.

Burada altı çizilmesi gereken nokta şu: Hristiyanlığın tamamı böyle bir siyasi yorumu benimsemedi. Hatta birçok Hristiyan kilisesi, bu tür politik teolojilerin dinî temellerden çok siyasi amaçlara hizmet ettiğini savundu. Yani söz konusu ilişki tüm Hıristiyanlara mal edilebilecek bir bağ değil; belli tarihsel dönemlerde, belli siyasi yorumların oluşturduğu temassız bir temas alanı.

Bu ilişkiler ağını anlamak, günümüz dünyasının çatışma ve gerilimlerini okurken önem taşıyor. Çünkü Orta Doğu, dinlerin doğduğu coğrafya olmanın çok ötesinde, imparatorlukların ve devletlerin yüzyıllardır kesiştiği bir satranç tahtasıdır. İnançlar ise bu oyunda kimi zaman araç, kimi zaman meşruiyet kılıfı, kimi zaman da toplumsal başarı için kullanılan bir motivasyon kaynağına dönüşüyor.

Siyonizm ve Hıristiyanlık arasındaki ilişki de tam olarak böyle bir zeminde duruyor: Tarihsel olarak bağımsız, fakat modern çağın siyasal ve teolojik yorumları aracılığıyla zaman zaman bir araya gelmiş iki farklı alan.

Bu tartışmanın bugün neden önemli olduğuna gelince… Coğrafyamız, hâlâ dinî sembollerin siyasete yön verdiği bir çağdan geçiyor. Ezberlerin sesini kısmadan, doğrulara ve bağlamlara sadık bir bakış geliştirmeden, bu karmaşık ilişkiler ağının içinden çıkmak zor. Tarihsel bilinç, modern siyasetin sisli alanlarında en sağlam pusula olmaya devam ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aysel Ayşe Aygün Özer Arşivi