Gölge büyüyebilir, ama asla ışığın yerini alamaz

Ve ne yazık ki bugün ülke, kendi kimliğini, kendi emeğini, kendi vicdanını bir “gölge ”ye satanların istilası altında.

Derler ki: “İt, kanının gölgesini kendi gölgesi sanırmış.”

Bu söz belki halk arasında bir serzeniştir ama içinde koca bir hakikat gizlidir: İnsan, bazen ait olmadığı bir gücün içinde öyle kaybolur ki, kendini o gücün kaynağı sanmaya başlar.

Bugün siyasette, özellikle de iktidar çevresinde, tam da böyle bir yanılsama yaşanıyor.

Son yıllarda AK Parti’nin gölgesinde yürüyen, o gölgeden nemalanan, o gölgenin serinliğinde rahat nefes alan bir kesim türedi.

Onlar sanıyor ki, o gölge onların kendi gölgesi. Ama bu gölge insanları, o gölgenin kendi varlıklarından doğduğunu sanıyorlar.

Oysa o gölge, bir liderliğin, bir fikrin, bir mücadelenin gölgesi. Onların değil.

Rantın, çıkarın, menfaatin peşinde koşan bu gölge insanları; İlk rüzgârda yön değiştiren, ilk fırsatta saf değiştiren, ama hep bir “gölge” altında kalmak isteyen tipler…

Onlar için önemli olan ne din, ne ilke, ne dava, ne de adalet. Önemli olan sadece konfor alanlarını korumak.

Bugün AK Parti’nin gölgesinde, yarın başka bir çınarın dibinde… Fark etmez.

Yeter ki güneşin altında kalmasınlar, yüzleri ortaya çıkmasın. AK Parti’nin hikâyesi bir dönem halka dayanıyordu.

Milletin iradesiyle, inançla, değişim umuduyla yoğrulmuş bir dava hareketi deniyordu.

Fakat zamanla bu inanç, yerini rantın, koltuğun, çıkarın diliyle konuşan bir çevreye bıraktı.

Makamın tadını alanlar, ihalenin sıcaklığında ısınanlar, bürokrasinin duvarlarında yankılanan isimlerini duymaktan gurur duyanlar…

Hepsi aynı yanılgının içinde: Sanıyorlar ki, o gölge onların gücünden doğuyor.

Bir zamanlar “dava adamı” denilenler şimdi “koltuk adamı” oldu.

Birlikte yürüdükleri liderin arkasına sığınıp kendi küçük çıkarlarını dava sanan bir kuşak çıktı ortaya.

Bugün her yerde bunları görmektesiniz. Yaşamış olduğunuz şehirlerde Ak gölgesini kendi gölgesi sanları tanıyorsunuz.

Burada bunları tek tek açıklayacak değilim sizlerde görmektesiniz.

En ufak bir eleştiride hemen savunma duvarı örüyorlar, çünkü gölgenin ışığa çıktığında yok olacağını biliyorlar.

Bu yüzden de gölgeyi korumak, yani mevcut düzeni sürdürmek için her türlü kılığa girmeye razılar.

Bugün AK Parti’nin asıl problemi dışarıda değil, içeride. Kendi gölgesini sahiplenenlerin şatafatında, samimiyetin yerini alan ikiyüzlülükte, makamı dava zannedenlerde.

Halkın sofrasından uzaklaşıp protokol sofralarına oturanlar, milletin derdini unutanlar, sadece kendi çıkar çevresini doyuranlar…

Onlar, partinin değil, gölgenin temsilcileri. Ama unuttukları bir hakikat var: Gölge, ışık sönünce kaybolur.

Eğer dava gerçekten bir ışık iddiasıysa, o ışığı yeniden yakmak gerekir. Yoksa ortada ne gölge kalır, ne de gölgeye sığınanlar.

Türkiye artık “gölge siyasetinden” yoruldu. Gerçek bir hesaplaşma vakti yaklaşıyor: Kim gerçekten inançla bu davanın yükünü taşıdı, kim sadece gölgesine sığındı?

Güneş doğduğunda gölgeler kaybolacak ve herkesin gerçek boyu o zaman ortaya çıkacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zafer Çam Arşivi