
Zafer Çam
Ahlak çökünce toplum da çöker
Günümüzde toplumun en temel yapı taşı olan ahlak, ne yazık ki ciddi bir erozyona uğramış durumda.
Ahlakın olmadığı yerde sadece “ahlaksızlık” değil, adaletsizlik, kayırmacılık, liyakatsizlik ve çürüme konuşulur hale gelir.
Ahlak, sadece bireysel bir mesele değil; toplumsal düzenin, devletin ve tüm kurumların bel kemiğidir.
Ahlak zarar gördüğünde, toplum çöküşe doğru sürüklenir.
Bu çöküş, sessiz ve derin bir sarsıntı gibidir; temelden başlar ve her yeri etkisi altına alır.
Devlet kurumlarında liyakat yerine adamcılık.
Son zamanlarda yerel basında çıkan bazı haberler, bu çöküşün ne kadar vahim bir boyutta olduğunu gözler önüne seriyor.
Kırşehir'de bir devlet kurumuna yapılacak personel alımının listesi, sınavdan günler önce belli olmuş.
Gençler başvuru yapıyor ama sonuç değişmiyor.
Kulaktan kulağa, “Kim hangi partiden, kimin adamıysa o işe giriyor” sözleri dolaşıyor.
Bu durum açıkça kul hakkıdır.
Neden bu ülkede hâlâ adil, ahlaklı, liyakate dayalı personel alımları yapılamıyor?
Neden hâlâ “adamın var mı?” sorusu, diplomanın, emeğin, bilginin ve yeteneğin önüne geçiyor?
Çünkü ne yazık ki devletin kurumlarına siyaset yuva yapmış durumda.
Ahlaklı İnsanlara Hasret Kaldık.
Bugün birçok alanda iş ilanı açılıyor ama o işlere liyakat sahibi olanlar değil, siyasi bağlantısı olanlar giriyor.
İnsanların kariyeri, eğitimi, yeteneği değil; siyasi görüşü, kimin tanıdığı olduğu önemseniyor.
Bu yaklaşım, bir toplumun ne kadar ahlaksızlaştığını gösteren en net tablodur. Artık insanlar ahlaklı insan arar hale geldi.
Ne yazık ki her alanda ahlaklı birey bulmak zorlaştı. Çünkü ahlak kaybolunca, yapılan tüm işler de ahlaksızlaşır.
Oysaki ahlaklı bireylerin oluşturduğu bir toplumda; iş ahlakından, meslek ahlakından ve siyaset ahlakından söz edilebilir.
Aksi halde ne siyaset, ne ekonomi, ne sosyal hayat sağlıklı işler. Ahlak Erozyonu Toplumun Temelini Sarsıyor
Bugün yaşanan adaletsizliklerin, gelir uçurumlarının, toplumsal güvensizliğin ve huzursuzluğun temelinde ahlaki çöküş yatıyor.
Devletin gücünü yandaşlara sunmak, muhalif olanı dışlamak, sistemi bozar.
Sistem bozulunca, kurumlar çöker. Kurumlar çökünce, toplum çöker. Ahlak bozulunca insan bozulur.
İnsan bozulunca cemiyet, cemiyet bozulunca devlet, devlet bozulunca dünya bozulur.
Ve dünya bozulduğunda kıyamet kaçınılmaz olur. Bu yüzden sadece iktidar değişikliği çözüm değildir.
Asıl mesele; her kademede etik kuralların, ahlaki değerlerin yeniden inşa edilmesidir.
Çünkü devlet çürüyorsa, toplum da çürür. Toplum çürüdüğünde, dönüp devleti de çürütür. Bugün yaşadığımız tam olarak budur. Çözüm İslam ahlakında gizlidir
Eğer bu çürümüşlükten, kokuşmuşluktan kurtulmak istiyorsak, yeniden ahlakı gündeme almalıyız.
Siyasetten ticarete, eğitimden medyaya kadar her alanda ahlaklı davranışı esas almalıyız.
Bugün ne siyasetimiz, ne ticaretimiz, ne sosyal hayatımız İslam ahlakına uygun değil.
Hâlbuki Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) “Güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur.
Kur’an, bize dünya ve ahiret hayatımızda ne yapmamız gerektiğini tüm açıklığıyla gösteriyor.
Yeter ki Kur’an’ı anlayarak okuyalım ve hayatımızın merkezine alalım. Çünkü ahlak yoksa hiçbir şeyin anlamı kalmaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.