Büyük Taarruz Hazırlıkları

İntikâl ve tertiplenme…

14 Ağustos 1922 tarihinde, bir önceki gün verilmiş olan gizli emre istinâden Batı Cephesindeki kolordular taarruz görev yerlerinde tertiplenmek üzere intikâle başlar ve böylece yüz bin asker Afyon’un güneyinde toplanır.

Yayılan söylenti…

Afyon güneyindeki dağlık ve sarp araziden yapılması öngörülen harekât baskın tarzında taarruzî bir harekât olacağından gizliliğe riâyet edilmesi pek mühimdi. Bu itibarla İstanbul gazetelerine ve yabancı haber ajanslarına, sürekli, ordunun taarruza henüz hazır olmadığı söylentisi yayılıyordu.

Yunan cenahı…

Türk tarafında bu gelişmeler yaşanırken bir taraftan da Yunan Küçük Asya Ordusu başkomutanı Yeorgos Hacıanesti’nin istifa ettiğinin gizli olarak söylenmekte olduğu, 14 Ağustos 1922 tarihli istihbarat raporuyla bildirilmişti. Bu rapora göre “Yunan Kralı Konstantin, Hacıanesti’nin istifasını kabul etmediğini mektup yazarak bildirmiş, Yunan ordusu içinde bir gizli grubun Hacıanesti’yi ölümle tehdit ettiği ve bu olayın da istifa etmek istemesine başlıca sebep olduğu” yönünde teyide muhtaç bilgiler verilmişti.

Cepheye hareketin gizlenmesi…

Büyük Taarruz Harekât Planını mükemmel bir dikkat ve titizlikle hazırlayan Gazi ve Müşir (Mareşal) Başkumandan Batı Cephesindeki TBMM Ordularının son taarruzuna bizzat komuta etmek üzere Akşehir’deki Batı Cephesi Karargâhına gitmek üzere Ankara’dan ayrılmadan önce Ağustos’un on altısında Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin kurucusu Recep Zühtü Bey’i çağırarak gazetede şunları yazmasını ister: “Gazi Hazretleri 20 Ağustos’ta Çankaya’da bir çay ziyafeti verecek ve toplantıda hükûmet erkânı da bulunacaktır.”

Recep Zühtü Bey’in, “Paşam, beni de maiyetinize almayacak mısınız?” sorusuna, Gazi Paşa gülümseyerek şu cevabı verir: “Senin burada vazifen var. Verilmemiş bir çay ziyafetinde bulunacaksın, bir araya gelmemiş insanlardan, konuşulmamış konulardan bahsedeceksin ve bu hayalî toplantıya Ankara’yı inandıracaksın. Az iş mi bu? Sonra gazetede hazırlıklarınız tam olsun. İlâveler ve tebliğler yayımlaman gerekecek…”

Gazi Paşa’nın bu sözleriyle, cepheye hareketinin kesinlikle gizli tutulmasını istediğini belirtiyordu. Gazi Paşa’nın Recep Zühtü Bey’e direktifi ertesi gün yerine getirilir de.

Aralov ve Abilov…

Gazi Paşa hayalî çay ziyafeti konusunda Rusya Büyükelçisi Seymon Aralov ve Azerbaycan Büyükelçisi İbrahim Abilov’u çağırarak gizlice görüşür. Onlara hayalî çay ziyafetine katılmalarını ve kendisi de bu hayalî çay ziyafetindeymiş gibi Ankara kulislerinde anlatmalarını istedi. Onlar da kabul ederler.

Aralof da anılarında şunu belirtir: “Gazi Paşa’nın kendisinden, Rus büyükelçiliğinde kendisinin de katılacağı büyük bir kabul töreni düzenlemelerini, bunun haberini tüm Ankara’ya yaymasını, Ankara’daki diğer devlet temsilcilerini de bu kabul törenine çağırmasını kendisinden rica ettiğini”

Aralof ayrıca “Bahse konu törende herkes toplanıp Gazi Paşa’nın gelişini beklediği sırada, Gazi Paşa’nın yâverinin gelerek Paşa’nın biraz rahatsız olduğunu ve gelemeyeceğinden dolayı özür dilediğini haber verdiğini” belirtir.

Hayalî çay ziyafeti…

Gazi Paşa, Çankaya Köşkü’nün önünde, hizmetindeki Yâveri Yüzbaşı Cevat Abbas (Gürer) Bey ve Yarbay Fuat (Bulca) Bey ile görüşüp oradaki kayanın yanına gelerek birer kahve içtiler. Onlar cepheye gelemedikleri için çok üzgün görünüyorlardı. Gazi Paşa, onlara, kendisinin Ankara’da olmadığını gizleyerek kendisine iki gün kazandırmanın en önemli bir vatanî olduğunu anlatır.

Gazi Paşa’nın, Hâkimiyet-i Milliye gazetesinden Recep Zühtü Bey’e verdiği direktife uygun olarak Gazi Paşa’nın Ağustos’un on yedisinde, cepheye gideceği gecenin gündüzünde Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde “Gazi Paşa himâyelerinde 20 Ağustos’ta Çankaya’da bir çay partisi verileceği” haberi yer aldı.

Ana duası…

Gazi Paşa o gün, annesine, elini öpüp vedalaşırken bir çay ziyafetine gittiğini söylemişti. Zübeyde Ana, Onun üniformasına ve çizmelerine bir baktıktan sonra: “Bu, çay ziyafeti değil” der.

Gazi Paşa onu yatıştırarak yanından ayrılır. Zübeyde Ana daha sonra bölge komutanına telefon ederek Gazi Paşa’nın nerede olduğunu sorduysa da “çay ziyafetinde” diye cevap alır.

Zübeyde Ana bu cevaptan tatmin olmaz ve “Hayır. Biliyorum, savaşa gitti.” der. Sonraki günlerde oğluna bir mektup yazar: “Oğlum! Seni bekledim, gelmedin. Çaya gittiğini söylemiştin bana ama cepheye gittiğini biliyorum. Senin için dua ettiğimi bilmeni isterim. Savaşı kazanmadan geri gelme.”

Oysa…

17-18 Ağustos gecesi Gazi ve Müşir Başkumandan gizlice Şereflikoçhisar üzerinden Konya’ya hareket eder, 20 Ağustos’ta da Batı Cephesi karargâhının bulunduğu Akşehir’e geçer.

İç ve dış mihrakları yanıltmak için 20 Ağustos’ta Hâkimiyet-i Milliye gazetesi Meclis Başkanının ev sahipliğinde Çankaya Köşkü’nde bir çay ziyafeti verileceğini yazmıştı. O’nun Ankara’dan ayrılacağını bilenler ise Ankara’da imiş gibi davranıyorlardı. Oysa Başkumandan 20 Ağustos’ta müşir üniformasıyla Batı Cephesinin karargâhı Akşehir’deydi.

20 Ağustos Pazar akşamı…

Batı Cephesinin karargâhı Akşehir’de gerçekleşen Yüksek Komuta Heyetinin toplantısında Gazi ve Müşir Başkumandan 26 Ağustos sabahı Afyon güneybatısından baskın tarzında başlatılacak kesin sonuçlu büyük ve genel taarruzun nasıl yapılacağını harita üzerinde kısa bir şeklinde açıkladıktan sonra Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa’ya o gün vermiş olduğu emrin son koordinasyonunu tamamlar ve tarihî emirlerini verir.

© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Paksoy Arşivi