
Zafer Çam
Evlilikle Düzelmez
Gün geçmiyor ki mahkeme kapılarında boşanma sırası bekleyen genç çiftlerin haberlerini duymayalım.
Evlilikler artık düğün salonunda değil, çoğu zaman adliye koridorlarında son buluyor.
Üstelik bu tablo artık istisna değil, neredeyse sıradan hale geldi.
Peki, neden?
Cevap aslında acı ama net: Çünkü evlilik, bir “çözüm” sanılıyor.
Birçok aile, sorunlu çocuklarını evlendirerek onları düzeltmeyi hedefliyor.
“Oğlum evlenince sorumluluk alır.”
“Kızım yuva kurunca uslanır.”
“O evlendikçe adam olur.”
Bu cümleleri duymayan kaldı mı?
Ama şu gerçeği artık görmek zorundayız: Evlilikle hiçbir şey düzelmez.
Aksine, temeli olmayan bir evliliğin içinde eski sorunlar katlanarak büyür.
İşsiz, madde bağımlısı, huysuz, bencil, sorumsuz, saldırgan ya da psikolojik desteğe ihtiyacı olan bireyleri, hiçbir hazırlık yapmadan, sırf “evlenince düzelir” düşüncesiyle bir başka hayatın içine sokmak, hem o çocuğu hem de karşısındaki kişiyi bir felakete sürükler.
Evlilik; sabır ister, emek ister, sorumluluk ister.
Saygı bilmeyen bir insan evlenince saygılı olmaz.
Hayatla, kendisiyle, ailesiyle barışamamış biri, başkasıyla mutlu bir hayat kuramaz.
Evlilik bir dönüşüm değil, bir başlangıçtır.
Ama bu başlangıç, sadece düğün günüyle sınırlı değildir.
Uzun vadeli, planlı, sağlıklı bir birliktelik için tarafların önce birey olarak hazır olması gerekir.
Bugün “evleniyoruz” diyenlerin yarın “ayrıldık” demesi işte bu yüzdendir.
Toplum baskısıyla, yaşı geldi diye, sorunlarını örtmek için yapılan evlilikler ne bireyleri mutlu eder, ne aileleri.
Sadece boşanma istatistiklerine yeni sayılar ekler.
Öte yandan, evliliği erteleyen gençler de ayrı bir çıkmazda.
İş, kariyer, ekonomik koşullar derken yıllar geçiyor.
Bu kez de eş bulmak zorlaşıyor, beklentiler yükseliyor, seçicilik artıyor. Hayatın gerçekleriyle örtüşmeyen beklentiler ise evlilik yolunda yeni engeller çıkarıyor.
Bir yanda evlilikle çocuklarını düzeltmeye çalışan anne babalar, diğer yanda evlilikle daha da yıpranan ve soluğu mahkemede alan gençler…
Bu döngü her geçen gün büyüyor.
Oysa yapılması gereken çok daha net ve gerçekçi:
Önce birey yetiştirmeyi öğrenmeliyiz.
Çocuklarımıza küçük yaşlardan itibaren sorumluluk, saygı, sabır ve birlikte yaşama kültürü aşılamalıyız.
Kendini tanımayan, hayatla baş edemeyen bireylerden sağlıklı bir aile yapısı beklemek, sadece hayal kırıklığı getirir.
Kısacası, sizin eğitemediğinizi evlilik eğitemez.
Evlilik bir tedavi değildir, bir iyileştirme merkezi hiç değildir.
Evlilik, hazır bireylerin kurabileceği kutsal bir birliktir.
Aksi hâlde sonuç ortada: Mahkeme kapıları…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.