
İrfan Paksoy
Büyük Taarruz Öncesinde Tertiplenme -2
Tertiplenme…
Gazi ve Müşir Başkumandan’ın bizzat sevk ve idare edeceği Büyük Taarruz için Batı Cephesindeki ordular kuzey batıya bakan bir hilâl şeklinde kuzeyden güneye doğru şu şekilde tertiplenmişti:
- Bilecik bölgesi kuzeyinde bir piyade tümeni ve bir süvari tümeni ile birkaç müfrezeden oluşan Albay Halit (Karsıalan) Bey komutasında Kocaeli Grubu,
- Eskişehir – Afyon hattı doğusunda 3. ve 6. Kolordulardan oluşan Yakup Şevki (Subaşı) Paşa komutasında 2. Ordu,
- Afyon güneyi ve doğusunda 1., 2. ve 4. Kolordu, üç müstakil tümeniyle Ege Denizi’ne kadar Menderes nehri kıyısında da 3. Süvari Tümeni müstakil müfrezeleriyle de tertiplenen Nurettin (Konyar) Paşa komutasındaki 1. Ordu ile
- Afyon güneybatısında cephe ihtiyatı olarak Mirivâ Fahrettin (Altay) Paşa komutasında 5. Süvari Kolordusu.
YUNAN KÜÇÜK ASYA ORDUSU…
Yunan Küçük Asya Ordusu ise genel olarak, karargâhı İzmir limanında demirli olan Averof zırhlısındaki General Hacıanesti’nin emrinde, üç kolordu ve bir süvari tümeni ile ordu bağlısı birliklerden ibaretti. Buna göre;
- Bilecik Grubu bir piyade tümeni ve bir müstakil alay ile kuzeyden güneye Bursa-Bilecik bölgesini savunma mevziindeydi.
- Tümgeneral Petros Sumilas komutasında 3. Kolordu emrindeki üç tümen ile Eskişehir’in kuzey, doğu ve güneydoğusunda savunma mevziinde, bir alayı ile de ihtiyatta bulunuyordu
- Tümgeneral Kimon Diyenis komutasındaki 2. Kolordu üç tümeni ile Afyon kuzeybatısında ordu ihtiyatı olarak bulunuyordu.
- General Nikolas Trikupis komutasındaki 1. Kolordu iki tümeniyle Afyon kuzeyinde, iki tümeniyle de Afyon batısında savunma mevziindeydi.
- Yunan ordusunun bunlardan başka, bir piyade tümeni savunma mevziinde, bir süvari ihtiyatta olmak üzere, Uşak bölgesinde iki tümeni daha vardı.
Bu duruma göre…
Açıklanan bu duruma göre Türk ve Yunan kuvvetleri aslî unsurlarıyla Eskişehir - Afyon arasındaki
cephede tertiplenmişti.
CEPHEDEKİ BAZI EMÂRELER…
Cephedeki bazı emâreler Yunan Afyon Cephesi Komutanı General Trikupis’i iyice endişelendirmişti. Tedbîren tümenleri alarma geçirdi, ihtiyat görevindeki 2. Kolordu’dan takviye olarak 7. Tümen’i istedi. Kolordu kurmayları Türklerin, Afyon önünde en fazla altı tümen toplayabileceğini hesap etmiş, bu kadarlık bir kuvvetin de Afyon Yunan savunma hatları için bir tehlike oluşturmayacağını düşünmüştü. Lâkin, Afyon güneyinde bunun iki katı cesâmetinde Türk kuvveti toplanmış ve ertesi sabah da taarruz etmek üzere tertiplenmişti.
TAARRUZ ÖNCESİNDE…
Gün batarken 1. Ordu birlikleri de Afyon güneyinde taarruz hattının az berisindeydiler. Sesi güzel askerler iri kayaların, topların ve mühimmât sandıklarının üzerine çıkarak ezan okudular. Cephe boyunca tabur tabur akşam namazı kılındı, zafer için dua edildi, sessizce sıcak yemek yenildi.
4. Kolordu birliklerini dolaşan asker kaputlu, ak yazmalı ve “Gül Ana” diye bilinen kutlu bir hatun da kutlu savaşçıların kulağına küpe olacak şu sözleri söyledi:
“... Hiç yakınmadan silahınıza cephâne, size ekmek taşıdık, siperlerinizi kazdık. Severek yaranızı yıkadık, kırığınızı sardık. Ateş altında suyunuzu yetiştirdik, yolunuza adeta saçımızı serdik. Gün bugündür. Şimdi bunca kadının hakkını, erkek olmanızın da bedelini ödeme vaktidir. Eğer bu sefer kardeşlerinizi kurtarmadan dönerseniz, bilin ki ananız da bacınız da yavuklunuz da hakkını helâl etmeyecektir...”
23. Tümen’de bir nefer, onbaşısına fısıldayarak sordu: “Alay, sabahleyin sancak açacak mı?” Bu suale onbaşıdan ve diğerlerinden “Öyleymiş ellaham. Açarsa, askere rüzgâr bile yetişemez. Herhâlde.” şeklinde cevaplar aldı.
Büyük Taarruz'da sağ kolunu kaybeden şanlı gazimiz Mehmet Ali Soy anlatır:
“Sancağımızın önünden bir kurt geçince cümle asker ‘Zafer bizim inşallah, zafer bizim!’ diye bağırdı. Bölük komutanları hepimizi topladı. Nasihâtte bulundular cümlemize: ‘Bu gece harbe gireceğiz, birbirinizle helâlleşin, alacağınız, vereceğiniz varsa helalleşin’ dediler... Bunun üzerine biz de ‘hadi bakalım, helâl ettik’ dedik ve mevzilerimize yürüdük.”
Askerler köyden gelmiş mektup, cıgara tabakası, yavuklu yâdigârı çevre, işlemeli çorap gibi değerli eşyalarını bölük emanetine teslim ettiler, ardından da birbirleriyle helâlleştiler. Dargınlar da barıştı. “Toplan!” ikazı verilince teçhizâtlarını kuşanıp ve pusatlarını alıp düzene girdiler. Hareket hâlindeyken de tedbiren ses çıkaracak ne varsa alayını sıkıca bağladılar.
TAARUZA HAZIRLIK YERLERİNE DOĞRU…
Takımlar, bölükler, taburlar, alaylar, bataryalar, cephâne ve yiyecek kolları, sıhhiyeciler, muhabereciler ve istihkamcıların cümlesi, gündüzden yolları öğrenmiş kılavuzların rehberliğinde, taarruza hazırlık yerlerine doğru büyük bir sessizlik ve dikkatle yürümeye başladılar.
Gizlilik çok önemliydi. Bu nedenle yürüyüş öncesinde huysuz atların ağzı bağlanmış, topların demir tekerleklerine ve atların ayaklarına ses çıkarmaması için bez bağlanmış mataraların kapağı da kontrol edilerek sıkıca kapatılmıştı.
HIZIR YOLDAŞINIZ OLSUN…
Kısa bir yürüyüş yapılacaktı. Gökyüzündeki üç günlük hilâl de adeta ince kollarıyla bir yıldızı kucaklamıştı. Ak saçlılar ak sakallılar ve ak yazmalılar bu latif durumu hayra ve zafere yordular...
Birlikler Kocatepe’de ve diğer taarruz yerlerinde savaş düzeni almak üzere ağır ağır hareket ettiler. Paşalar ve karargâhlarının savaş kademeleri, halkın “Hızır yoldaşınız, kılıcınız da keskin olsun. Allah’a emanet olun!” duaları arasında Şuhut’tan ayrılıp Kocatepe’nin eteğindeki Çadırlı Ordugâha taşındılar.
CEPHEYE NAKLEDİLEN KARARGÂHLAR…
25 Ağustos Cuma günü Başkumandanlık, Genelkurmay ve Batı Cephesi karargâhları, 1. Ordu karargâhının bulunduğu Şuhut’tan Kocatepe’nin güney batısındaki Çadırlı Ordugâha nakledildi. 1. Ordu komuta yeri de Çakırözü deresinin hemen yanına kuruldu. Burada sadece telgraf ve telsiz sesleri ile su değirmeninin hafif gıcırtısı duyuluyordu. Kutlu savaşçılar emredilen yerde tertiplendiler. Hatta bazı yerlerde düşman siperlerine dört yüz metre kadar yaklaştılar ve taarruz emrini beklemeye koyuldular…
BU ESNADA…
Bu esnada Türk Yunan kuvvetlerine göz atılacak olunursa…
TBMM Orduları 8.659 subay, 199.283 er, 100.352 tüfek, 2.025 hafif makineli tüfek, 323 top, 5.282 kılıç, 10 uçak, 198 kamyon ve 35 otomobilden ibaretti.
Yunan Kuvvetleri ise 6.565 subay, 218.432 er, 90.000 tüfek, 3.139 hafif makineli tüfek, 1.280 ağır makineli tüfek, 418 top, 1.280 kılıç, 50 uçak, 4.036 kamyon ve 1.770 otomobilden ibaretti.
Not: Devam edecek…
© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.