Ses bayrağımız: Türkçe (1)

GİRİŞ…

Geçen hafta 93. Yıldönümü kutlanan Türk Dil Bayramı münâsebeti ile güzel Türkçemizde zengin bir söz varlığına sahip usta şair Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı ve bu bayramın anlam ve önemi ile örtüşen “Türkçe Katında Yaşamak” isimli şiiri ve bu şiirinin tahlili ile anmak çok uygun olur.

DİL İLE BİREYSEL VE TOPLUMSAL KÜLTÜR ARASINDAKİ İLİŞKİ…

Bir toplumun dili ne denli zenginse, o toplumun sosyo-kültürel yapısı da o denli zengindir. Kültür, bilim, felsefe ve sanat alanlarında bir kopukluk oluyorsa, bunun sebebi, büyük ölçüde dildeki kopukluk ve kısırlıktandır. Dildeki kopukluk ve kısırlık ise bireyin kendi toplumunun sosyo-kültürel birikimini öğrenmesini engeller.

Birey kendi kültürünü sadece anadiliyle öğrenir, ana diliyle felsefe ve bilim yapar, anadiliyle de uygarlığın ortak mirasına katkıda bulunabilir. Her birey, içinde yaşadığı toplumun şahsiyetine sahiptir. Kezâ toplumun dili ile o dili konuşan bireylerin şahsiyetleri arasında da yakın bir ilişki vardır. Çünkü kavramları dile getirdiğimiz kelimelerin de bir şahsiyeti mevcut olup bu şahsiyet, kelimelerin vücut bulduğu toplumun da şahsiyetidir.

DİLİN, GEÇMİŞ İLE GELECEK ARASINDAKİ ROLÜ…

Dilin, birlik ve beraberliğin temeli, kültürün de ana unsuru olması münasebetiyle milletimizin ortak hâfızâsını, hâtırâlarını, duygu ve düşüncelerini ve değerlerini yansıtan bir ayna olan Türkçemiz de geçmiş ile gelecek arasında bir köprüdür.

ŞAİRİN KISA ÖZ VE EDEBÎ YAŞAMI…

Asker kökenli bir şair olan Dağlarca (19014-2008), 1935-1950 döneminde subay olarak mecburî hizmetini yaptıktan sonra bir süre Çalışma Bakanlığında çalışmış ardından da sivil ve edebî yaşamına yoğunlaşmış, 1957-1980 arasında da 23 yıl süreyle Türk Dil Kurumu Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulunmuştur.

Şiirleri Aile, Ataç, Çağrı, Devrim, İnkılapçı Gençlik, Kültür Haftası, Türkçe, Türk Dili, Türk Yurdu, Varlık, Vatan, Yeditepe, Yücel, Yenilik ve Yön gibi dergi ve gazetelerde yayımlanmıştır.

2007 yılına dek yayınlanmış 60'tan fazla şiir koleksiyonu ile Türkiye Cumhuriyeti'nin en üretken Türk şairlerinden birisi olan ve ulusal ölçekte de pek çok ödül sahibi olan Dağlarca (1914-2008); 1967 yılında ABD'deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından “En iyi Türk Şairi” seçilmiştir, 1974 yılında da Struga (Kosova) Şiir Akşamları Altın Çelenk Ödülüne lâyık görülmüş, 1971 yılında Şilili şair Pablo Neruda'nın aldığı Nobel Edebiyat Ödülü için hazırlanan listede adaylardan birisi olduğu da 50 yıllık İsveç Akademisi arşivlerinin 2022 yılında kamuoyuna açılması sonucu ortaya çıkmıştır.

DİL DEVRİMİ’NE İLİŞKİN DÜŞÜNCELERİ…

Dağlarca, Dil Devrimine ilişkin düşüncelerini ise Türk Dil Kurumu Koçaklaması isimli eserinde şöyle dile getirmişti:

"Türk Dil Kurumunu kurarken Mustafa Kemal’in tek mutsuzluğu vardı. Türkçeyi sevdiğini daha Türkçe söyleyememek.

Kimilerinin şimdi tek mutluluğu var;

Türkçeyi sevdiklerini daha Osmanlıca söylemek..."

TÜRKÇE KATINDA YAŞAMAK

Toplumculuğunun temelinde insana ve insan hayatına saygı yatan Dağlarca, bu yüzden hiçbir edebî akım ve kişiden etkilenmeden kendi kozasını örmüş, çok yazan ve üreten bir şair kimliğiyle bağımsız kalarak hiçbir şairden etkilenmemiş ve hiçbir akımın etkisinde kalmayarak şiirlerini yazmış, Türkçeye bakışını da "Türkçem, benim ses bayrağım” diyerek “Türkçe Katında Yaşamak” adlı şiirinde sergilemiştir.

Seslenir seni bana “sonsuz”

Der ki çoğal,

Der ki uzun mutluluğuna

Usun iyiliğin doğruluğun,

Bir bilinmeyenden bir bilinene dek

Türkçe, varolduğumuz.

Türkçe, nice desem seni,

Onca güzelim.

Görünmek derinleşmek,

Dolmak;

Seni düşünürük düşünürüm, yarı karanlıklarda, dal,

Anlarım onca.

Bir bölü beş, bir bölü dokuz,

Bir bölü bin üç!

Ayrılık anlamların öylesine azar azar dağılır,

Ta doğudaki balık,

Duyar kokusunu

Ta batıdaki yoncanın.

Seslenir seni bana yakın uzak,

Yeryüzü mavisinden gökyüzü yeşiline,

Tutsak uluslar var ya geceler boyu

Onlar için

Yitik özgürlükler için,

Türkçe, haykırmak.

O süre yaradılış dar iken

Düz iken, yassı iken,

Daha’lar

Daha’lar

Daha’lar daha’lara karışmış,

Sınırlığın getirmiş yarınları.

Konuşamaz iken, o yusyuvarlakta,

Diyemez iken,

Artısı eksisi almış götürmüş

Toprağın bitkilerden arta kalan sağlığını

Sıcak uzun,

Bir kişiler geleceğine.

Seslenir seni bana bir duru su

İçinde masallar kazımış ilk yazıları ilk anıtlara,

yankılanır

Alandan alana, uçsuz bucaksız,

Evrenden akınlarının uğultusu.

Ama bağışla beni unutmuş;um,

Yıldızı güneşini ayını, utanmadan.

Öyle köksüz günlerim gelmiş bozkır çadırlarından

çırılçıplak,

Unutmuşum ana demesini bile,

Öykünmüştüm türküsünü ellerin,

Ağzıma bir kara düşmüş bağışla beni.

İşte and içiyorum,

Bütün ölüler adına

Bütün gençler, bütün doğacak çocuklar adına,

Varacağım deyişine gündüz gündüz,

Varacağım tanrıya dek,

Soluğumda soluğun.

Seslenir seni bana “Ova”m, “Dağ’ım,

Nere gitsem bulur beni arınmış.

Bir çağ ki akar ötelere,

Bir ak ... ki yüce atalar, bir al ... ki ulu oğullar,

Türkçem, benim ses bayrağım.

ŞİİRİN TAHLİLİ…

Dağlarca’nın “Türkçe Katında Yaşamak” başlıklı müstesnâ şiirinin tahlili bir sonraki makaleye planlanmıştır.

© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Paksoy Arşivi