
Zafer Çam
Bir zamanlar seçilmiş olan adam
Bilenler için unutulmak ve büyük ceza… Geçtiğimiz günlerde, sizlerin de yakın zamanda eski bir siyasi dostumla uzun bir sohbet etme fırsatım oldu.
Ne yapsın eski günler özlüyor. Anlatacak birilerini dertleşecek dost arıyor. Bugün, baş tacı edilenlerin boyu yalnız kalabileceği unutulmadan yaşamak gerek. Çünkü herkesin bir “eski saati” olacak.
Konuşmamızda eskiden yaptığı hizmetlerden, ülke için yaptığı sorumluluktan, geçmişin koşuşturmacasından bahsetti.
Gözlerinde hem gurur hem kırgınlık vardı. “Şimdi unutuldum” dedi.
Ben de ona şöyle dedim, “Çok üzüldüm, bugün yaşananların sonu da senin gibi olacak. Bugün onların, siyasi güçlerin genişlemesi yana.
Ama unutma, gün döner. Bugün bahar sananlar, kışın uyanır. Bu düzen böyle sürmez…”
İktidarın seçilmiş suçlusu, derdi çoktu belli ki. İçini boşaltacak birini bulmuştu, anlattı da anlattı… “Eskiden sokaklara çıktığımda dost sandıklarımı selamlamaktan başım dönerdi” dedi.
“Şimdi ben selam vereceğim dost bulamıyorum. Caddede bekleyenleri beklerdim.
İşyerlerinde, kahvehanelerde 'Başkanım, vekilim, çay içelim' diyen olurdu. Şimdi ne çay var ne de sohbet…”
Derin bir iç çekti. “İnsanların sorunlarını dinlemiştim, çözüm aradım. İş isteyenler iş bulurdum. O günlerin hiç bitmeyeceğini sanırdım. Meğerse hepsi geçiciymiş…
Bugün hüzünlü günler yaşıyorum. Bahar sandığım mevsim hayalmiş. Şimdi içeride hep kış var.”
Gözleri uzaklara daldı. “Kapımı ne çalan kaldı, ne de sokakta halimi soran. Anladım ki dünya böyleydi.
Gün geliyor, kim olursa olsun unutuyorsun. Hizmet vermişsin, çözüm üretmişsin... Lafmış hepsi. Bunu tarayın, ama geçin.”
Siyaseti, başkanlığı, partiyi bir kenara koydu. “Hepsi boşmuş,” dedi. “Bugün hava atanlar, vekil, başkan olup gösteriş yapanlar sanmasın hep böyle gidecekler.
Gün gelir devran döner. Ve sonları benim gibi olur. Kapıları çalınmaz, dostları olmaz.”
Bu sözler bir iç döküşten öte, aslında bir hayat dersiydi. Ne kadar acı… Terk edilmek, unutulmak… Yüksekteyken yere düşmek…
Bir zamanlar tepeden bakarken, şimdi sokaklarda yalnız yürüyorlar… Saltanat bittiğinde, bir köşede unutulduğunda…
Daima, makamlar geçici, insanlık kalıcıdır. Bir gün selam verdikleriniz, sürdürdüğünüz selamınıza dayanabilir.
Vefayı sadece sözde değil, eylemde yaşatmak gerek. Evet… Hemen hemen herkes, bir dönemde terk edilmiştir. İstenmeyen, geride kalan ya da başkası için bir anda yok sayılan olmak…
Gerçek sadakat, güçlü olana değil; düşenin elinden tutana yakışır. Unutulanları hatırlar, korunurken vefayı yeniden yeşertir.
Bir gün siz de unutulursanız... İşte o zaman anlayacaksınız; en değerli hiçbir şey koltuğunuzdan değil, arkanızdan iyi konuşacak birkaç vefalı insandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.