
İrfan Paksoy
DERVİŞ GÖRÜNÜMLÜ BİR CASUS - 2
GİRİŞ…
Bugünkü makalemizin konusu lisana özel bir yatkınlığı olan, on iki dil bilen, Hristiyanlık ve Musevîlik hakkında detaylı bilgiler sahibi bir Macar Yahudisi, oryantalist ve İngiliz Casusu olan Arminius Vambery (1832-1912) hakkındaki (ilki bir önceki makalede yayımlanan yazının) ikinci bölümü olacak…
ORTA ASYA SEYAHATİ…
Vambery’nin İstanbul hayatı dört yıl kadar sürmüştür (1857-1861). Burada Orta Asya’dan gelen bazı insanlarla görüştükten sonra zihninde bir Orta Asya seyahati düşüncesi oluşmuş ve Macar dilinin kökenlerini araştırmak amacıyla o günün şartları içerisinde hiç de kolay olmayacak bir yolculuğa “zorlukların adamı” olarak çıkmaya karar vermesi hiç kimseyi şaşırtmamıştır.
Yolculuğa çıkmadan önce Macaristan’a giden Vambery, Budapeşte Bilimler Akademisinde Türkiye hakkında konferans vererek ve akademinin de mâlî desteğini alarak İstanbul’a dönmüştür.
Macar İlimler Akademisi'nin desteğiyle, Sünnî bir derviş kılığında 1863-1864 yıllarında o dönemde Batılılara neredeyse kapalı bir bölge sayılan Ermenistan, İran ve Türkistan'ı gezmiş ve yolculuğundan coğrafya, etnografya ve filoloji alanlarında önemli bulgularla dönmüştür. İngiltere Jeoloji Enstitüsünün hizmetinde ve İngiltere’nin emrinde bir casus olarak “Raşid Efendi” müstear (takma) adıyla önce İstanbul’dan gemiyle Trabzon'a, oradan katır üstünde kervanlarla Kaçar Devleti’nin siyasî sınırları içinde bulunan Tebriz ve İsfahan'a seyahat etmiş, oradan da bu ülkenin başkenti Tahran'a giderek başkentte bir süre Osmanlı elçiliğinde kaldıktan sonra Hazar Denizi'nin güneyinden Buhara, Semerkant ve Hive’ye gitmiş, sonrasında Herat ve Tahran üzerinden Osmanlı Devleti’ne dönmüş ve İstanbul üzerinden de ülkesi Macaristan'a dönmüş, “Orta Asya’da Maceralar ve Seyahatler” adlı eseri 1864 yılında yayınlandığında, eseri, başta o dönemde bölgedeki hâkimiyet için Rusya ile rekâbet hâlinde olan İngiltere olmak üzere tüm Avrupa'da büyük ilgi görmüştür.
İstanbul’dan Orta Asya’ya yaptığı bahse konu seyahat esnasında bir süre güzergâh üzerindeki İran'da kalan Vambery’nin bir dervişten ayırt edilmesi mümkün değildi. Türkistan'a gitmeden önce uğradığı Tahran’daki Osmanlı büyükelçilik görevlileri onun bir Macar olduğuna uzun süre inanamamıştır.
Bir derviş kılığında Hive, Semerkant ve Buhara gibi Türk illerini gezen bu derviş görünümlü oryantalist seyyah ve casus Türkler hakkında ayrıntılı bilgiler toplayacaktı.
Kaçar Devleti’nden Rusya egemenliğindeki Buhara’ya geçtiğinde bir hac kafilesi ile yolculuğuna devam eden Vambery’den ilk şüphelenen Buhara Hanı Emir Muzafereddin [1] olmuş, Emir'in kendisine “Topal ayağınla bu yolculuğu nasıl sürdürüyorsun!” sorusuna Vambery oldukça zekice ve Türk tarihine olan hâkimiyetini de yansıtan pek mânidar bir cevap verir: “Sizin atanız Emir Timur aksak olduğuna aldırmadan bütün dünyayı eline geçirdi.”
Hive hükümdarı Seyid Muhammed Han’dan [2] büyük iltifatlar görmüş ve Hive’nin en büyük İslam âlimi ile İslamî konularda bir münâzara yapmasını istemiş, sonuç son derece tuhaf olmuş, bir derviş kılığında Türk topraklarını gezen Macar Yahudisi oryantalist ve İngiliz casusu Vambery, bu münâzarada Türk âlimi yenerek hatırı sayılır bir şöhret kazanmış, ödül olarak kendisine yirmi duka ve bir eşek hediye edilmiş ise de “bir İslam âliminin para kabul etmeyeceğini” söyleyerek bu ödülü almamıştır.
“Reşid Efendi” ismini kullanarak seyahatini sürdüren Vambery, gezi boyunca Türkler tarafından büyük bir hürmetle karşılanmış, bir Afgan molla, onun kâfir olduğunu ve öldürülmesi gerektiğini söyleyerek ortalığı ayağa kaldırmış ise de topluluk Reşid Efendi'yi (Vambery) bulduğunda öylesine hûşû içerisinde namaz kılıyordu ki topluluk Afgan mollayı kınayarak Vambery'den uzaklaştırmıştır.
PROFESÖR VE MACAR BİLİMLER AKADEMİSİ ÜYESİ…
Vambery’ye, dönemindeki Macar ve uluslararası bilim dünyası saygı göstermiş, 1870 yılından itibaren Budapeşte Üniversitesi’nde profesör ve Macar İlimler Akademisi’nin üyesi olmuştur.
SARAYDAKİ CASUS…
Reşid Efendi (Vambery), Sultan II. Abdülhamit’in daveti üzerine 1880’lerde İstanbul’a tekrar gelmiş, Sultan ile ilişkileri oldukça iyi bir noktaya gelen Reşid Efendi’yi, II. Abdülhamit, “yakın çevresinin sadece çıkarlarını düşündüklerini” ifade edecek kadar kendisine yakın hissetmeye başladığı hâlde, Sultana olan yakınlığını İngilizlerin lehine değerlendirmeye devam etmiştir. Zaten İngiliz Dışişleri Bakanlığına yazdığı mektuplar da bu hususu teyit edici mâhiyettedir.
VAMBERY LONDRA’DA…
Vambery 6 Mayıs 1889 tarihinde Kraliçe Victoria’nın [3] daveti üzerine İngiltere’ye gitmiş ve Orta Asya izlenimleri hakkında Kraliçeye de detaylı bilgiler, 20 Temmuz 1889 tarihinde de İngiliz Dışişleri Bakanlığına Sultan II. Abdülhamit ile ilgili olarak uzun ve gizli bir rapor vermiştir.
Not: Devam edecek
© 2025. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
SONNOT:
[1] Emir Muzafereddin: Buhara emirlerindendir. 1860-1886 döneminde Buhara Emiriydi. Emirliği döneminde Rusya’nın Buhara’yı işgâli sonucu Buhara Hanlığı, 1873 yılında Rusya’nın himâyesine girmiş olmakla birlikte ülkenin iç siyaseti Emir tarafından yönetilmeye devam etmiştir.
[2] II. Seyid Muhammed Han: 1864-1910 döneminde Hive Hanlığının başında bulunmuştur. Hive Hanlığı, Rusya’nın Hive’yi işgâli sonucu 1873 yılında Rusya’nın himâyesine girmiştir.
[3] Kraliçe Victoria 1837-1901 döneminde İngiltere ve Hindistan kraliçesidir. Altmış dört yıla yaklaşan ve Viktorya Dönemi olarak bilinen saltanatında, İngiltere’de her alanda değişim ve gelişme yaşanmış, İngiliz İmparatorluğu da büyük ölçüde genişlemiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.