
İsmet TAŞ
PKK’nın Silah Bırakması Gerçek Mi, Show Mu?
Her hangi bir sosyal olayı değerlendirirken, bütün artıları, eksileri toplamak, argümanları bir araya getirip, tarafsız, önyargılardan uzak, olumlu veya olumsuz düşüncelerden arınmış, yaşadığımız hayatın ve bulunduğumuz coğrafyanın şartlarını düşünerek bir fikir yürütürsek, bilimsel bir analiz yapış oluruz.
Terörsüz Türkiye ile ilgili çekincelerimizin nedeni; yıllar evvel yapılan çözüm sürecinin, “fiyasko” ile sonuçlanmasının aklımıza gelmesi, PKK ve türevlerinin kesinlikle güvenilir olmaması, PKK’yı besleyip yönetenlerin ikiyüzlü politikaları, PKK’dan çıkar ve menfaatleri olan siyasiler özellikle uyuşturucu ve silah baronlarının böyle bir feshe izin vermeyecekleri, şehitlerimizin acısının her daim taze olması, gazilerimizin ve ailelerinin çekmiş olduğu acılar, PKK’nın kalleşliği, acımasızlığı, kadın, çocuk demeden onlarca katliama imza atması, evlatlarımızın hunharca, canice şehit edilmesi.
Bunları çoğalta biliriz. Ayrıca böyle düşünenler haklıdırlar da. Bu düşüncelerden dolayı da kimseyi suçlama hakkına sahip olmadığımız gibi, her birimiz aynı duyguları paylaşıyoruz.
Diğer taraftan; “yeter artık sussun bu silahlar, son bulsun evlatlarımızı toprağı verdiğimiz. Dinsin artık bu kan ve gözyaşı, insanlarımızın ötekileştirilmesi, kamplara bölünmesi, üniter yapımızın bozulmaya çalışılması, kardeş kavgasının körüklenmesi nihayete ersin . Teröre harcanan paraların, ülkeyi geriye götürmesi, güçsüz hale sokması, siyaseten ve küresel ölçekte geri kalmış bir ülke olmamız bitsin artık” diyerek çare arayanlar, çözüm yolu bulmaya çalışanlar, “Terörsüz Türkiye “ söylemi ile yola çıkarak bu günkü duruma gelindi. Zaman zaman yine hepimizin ifade ettiği düşünceler.
Şimdi sakin sakin düşünelim. Bütün siyasi argümanları, ideolojik ve doktrinel düşünceleri, bir köşeye bırakalım ve tarafsız bir şekilde kafa yoralım!
85 Milyon olarak terörün bitmesini bu ülkede istemeyen yoktur sanıyorum. Peki, o zaman nasıl? Ne ile? Kiminle? Gerçekçi çözüm önerileri nelerdir?
Cümle alem biliyor ki, Türkiye, PKK ve türevleri ile değil arkasındaki emperyal güçlerle savaşıyor. Hem de en modern silahlara sahip terör örgütü ile. Bizde olmayan silahlar onlarda var. Türkiye de terörün bitme noktasına gelmesi, terörün son bulduğu anlamına asla gelmez. Bize saldıranlar dün ülke içindeydi bugün kandil merkezli, Suriye ve Irak’ın Kuzeyinde kümelenmiş, İran destekli Pjak’la birlikte sürekli saldırı altındayız. Ne kadar sınır ötesi harekât yaparsak yapalım, mantar gibi çıkıyorlar, öldür-öldür bitmiyor, evlatlarımızda sürekli şehit ediliyor.
PKK ve türevlerini yok etmeliyiz kabul. Ama nasıl? Silahlı güçle yok edemiyoruz. Her istediklerinde binlerce tır dolusu silah ve milyonlarca dolar para geliyor. PKK ve türevlerinin ABD nin Orta Doğu da kara gücü oluşturduğunu defalarca söyledik, yazdık-çizdik. ABD de inkâr etti.
Türkiye ilk defa jeopolitik ve jeostratejik konumunu istediği gibi kullanıyor. Savunma sanayi ile bölgesel güçten küresel güce ulaştı. Savunma sanayindeki yapmış olduğumuz ataklarla dünyanın en önemli ordularından biri haline geldi. Türkiye kendi topraklarında PKK ‘nın silahlı gücünü bitirdi ama özellikle Suriye, Irak ve İran destekli PKK ve türevlerini bir türlü bitiremedi. Bitirmesi de mümkün değil. Oluk oluk silah, oluk oluk para akarken. ABD ve Avrupa’dan her türlü desteği alırken.
İşte Türkiye sahip olduğu bugünkü gücünü ve etkinliğini kullanarak, PKK ve türevlerini besleyen, iplerini ellerinde tutan emperyal güçlerle muhtemelen anlaştı. Bunu nereden anlıyoruz? ABD ‘nin Ankara Büyükelçisinin demeçlerinden. Söylemleri bizim söylemlerimizin hemen hemen aynısı. ABD ve saz arkadaşları bir tercih durumunda kaldılar. Bölgenin en önemli gücü haline gelen Türkiye mi yoksa büyütüp besledikleri kendi çıkarları için kullandıkları PKK sürüsü mü? Ve elbette NATO nun ikinci askeri gücüne sahip, oyun kuran ülke haline gelen Türkiye tercih edildi. Tabi soru şu! Türkiye bu kadar güçlü hale gelmeseydi yine aynı şey olur muydu? Bence asla!
ABD ve saz arkadaşları çok açık bir şekilde PKK ve türevlerinden desteklerini çektiklerini, dün terör örgütü diyemediklerine bu gün rahatlıkla söyler duruma geldiler. Orta Doğu’da ki özellikle Suriye’deki Türkiye’nin gücünü görmemezlikten gelemediler.
İşte tam da bu sırada Türkiye bölgedeki gücünü de kullanarak, “Terörsüz Türkiye” projesini hayata geçirmeye çalışıyor. PKK ve türevleri arkalarındaki tüm desteğin çekildiğini gördüklerinde Türkiye’nin şartlarını kabul etmek zorunda kaldılar.
“YA SİLAHLARINIZI GÖMECEKSİNİZ, YAKACAKSINIZ, BİZİM ÇIKARDIĞIMIZ KANUNLAR ÇERÇEVESİNDE HAREKET EDECEKSİNİZ YA DA SİLAHLARINIZLA BİRLİKTE GÖMÜLECEKSİNİZ”
PKK ve türevleri ağababalarının arkalarında olmadığını görünce kabul etmek zorunda kaldılar ve süreç başladı.
Elbette bu süreç, PKK ve türevlerinden beslenen çıkar ve menfaat gruplarının, silah ve uyuşturucu baronları tarafından sabote edilebilir. Akamete uğratılabilir. Başarısız olması da sağlana bilir.
Bu sürecin bir hükümet değil, devlet aklı, devlet politikası olduğu unutulmamalıdır.
Bu süreçte kurulacak olan, “Terörsüz Türkiye Komisyonuna” bütün siyasi partiler katkı sunmalı, üye vermelidirler. Ortak akılla bu sürece destek olmak zorundadırlar. Elbette herkes çekincesini tabi ki söyleyecek, eleştirilerini sıralayacak, öyle de olmalı. Özellikle muhalefet bu süreci son derece yakından izlemeli, yapılması muhtemel hataları ve yanlışları paylaşmalıdırlar. Burada önemli olan kimin kazanıp, kaybedeceği değil, ülkenin ne kazanıp ne kaybedeceği. Olay partiler üstü düşünülmeli, siyasetin kirli, pis, çamurlu oyunlarına alet edilmemeli.
Ama daha hiçbir şey yokken, olaylar tam olarak oturmamışken, olgunlaşmamışken, neyin ne olduğu anlaşılmamışken, bunun bir tiyatro, bir show olarak görülmesini doğru bulmuyorum.
O zaman soru şu! Madem terörün bitmesini 85 milyon olarak istiyoruz, farklı çözüm önerileri ortaya konmalı. Çözüm, silahlı mücadeleye devamsa, kırk yıldır bu yapılıyor zaten. Sonuç orta da. Terörle yapılan mücadele de harcanan 2 trilyon doların yanı sıra bir o kadar daha harcanır ekonominin düzelmesi hayal olur. Herkes şunu çok iyi biliyor ki teröre harcanan para ülke ekonomisi için harcanmış olsaydı, bugün Türkiye bambaşka yerlerde olurdu.
Ezcümle; sabırlı olalım, bekleyelim görelim. Projenin sonuçlarına bakalım o zaman hep birlikte ya alkışlayalım ya da sandıkta cezalandıralım. Siyasi tercihlerimize göre hareket etmek sadece emperyal güçlerin ekmeğine yağ sürer. Biliyorum hepimizin vicdanına ağır geliyor, şehitlerimizin acısı yüreklerimizi dağlıyor. Gazilerimize haksızlık yapıldığı düşünülüyor.
Bir şekilde bu belaya, bu musibete son verilmeli. Herkes düşüncesini sakin aklıselim çerçevesinde içinde söylemeli, tartışmalı.
Bütün şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.
Gazilerimize Allah’tan hayırlı uzun ömürler diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.