12 Eylül anayasası oylanırken ”hayır” oyu verdim. Çünkü anayasa oylamasının içine Kenan Evren kendisini de koymuştu. ”Hayır” dememiz Evren Paşa’ya idi. Yoksa anayasa gayet olumlu idi. Orhan Aldıkaçtı Hocanın hazırladığı bu metinler milli idi. Oylamada oy kullandığım sandıkta görevli olan ev sahibi benim “hayır “oyu kullandığımı görüp” hani nerede bol keseden atan solcular, hani, apocular, hani Chp’liler” dediğini söylemişti sandık başındakilere. Çünkü onlar araziye uyup “kabul” oyu kullanmışlar. İşte o anayasa zamanla eskidi elbette. İhtiyaca binaen zamanla değiştirildi. O zaman korkudan "evet” oyu kullananlar şimdi meydanı boş bulmuş değiştirelim de daha çok değiştirelim arzusuyla yanıyorlar.
Şimdi anayasa değişikliğine ihtiyaç yoktur. Bu bir gizli planın uzantısıdır. “”Şair” Türk’ün bir ili bir de dili var; iki dili var diyenin gizli bir emeli var” diyor. Evet Anayasa değişikliği ile yapılacak olan yıkım işinin altında gizli bir emel var. Şu anda daha büyük işlere odaklanmamız gerekmektedir. Bu işlerin zamanı değil. “Anayasada 12 Eylül’ün gölgesi var” diyenin kafasındaki karanlık daha büyük bir gölgedir, zifiri karanlıktır. Bir sünepenin söylediği gibi 4. Maddenin değiştirilmesi asla sözü dahi edilemez.
Anayasa değişikliğini neden hep bazı beyni bulanık siyasiler ister amaç belli. Bir “bölünme korkusu” diyenler yanılıyor. Hesabımı iş başa düşünce görürler ve anlarlar. Bu devlet onun bunun oyuncağı şaki kalıntılarının yardımıyla kurulmadığı gibi üç buçuk soysuzun arzularıyla da yıkılamaz. Milletin sessizliğini “uysal koyun” zannedenler sonunu görür ve “ben yapmadım o yaptı” yalanıyla başkalarını suçlarlar. “Anayasa değişikliği” iddiasıyla, yalanıyla Türk DEVLETİ’ne tuzak kurmaya çalışanlar umduklarını bulamayacaklardır. Cezayirli alim duasın “Allah’ım Türkiye Devletine zeval verme. Onların başı derde girse bütün İslam alemi perişan olur” diyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.