
Sefer Aşır Eraslan
Silah bırakılacak mı?
Her askerin eğitim sırasında yaptığı iş, “silah bırakılacak, silah bırak!” komutuyla silahlar yere bırakılır. Son günlerde terörist örgütün “silah bırakmasından” söz ediliyor. Aklıma 1982 yılında bu günkü anayasanın oylaması için seçmen yazımı işiyle Urfa’nın Birecik ilçesinde bir köye görevlendirildik. Geçip gittiğimiz yollar Birecik Barajının suları altında kalmış. O derin vadinin tabanındaki suyun kenarındaki incir ağaçları da sular altında kalmış. Ama güzel bir eser ortaya çıkmış. Keşke birkaç tane daha baraj yapsalar da suyun önemli bir bölümü Antep Barak ovalarını sulasa. O köye gitmeden biraz bilgi aldım sevdiklerimden. 12 Eylül olmuş sıkıyönetim ilan edilmiş. Muhtarlar toplanmış. “Köydeki silahları toplayacaksınız” denilmiş. Muhtar da köylüye söylemiş. Herkes silahını muhtarın evinin önüne bırakıp gidiyor.
Kayıt belge yok. Ama herkes bu silah kimin bu kimin biliyor. İyisini bırakıp kötü çakar almaz bir tane teslim edip iyisini saklayanlar var. 12 eylül öncesi bir inek karşılığında keleş alan adam da silahını vermeye kıyamamış. Adamın silahını bahçesine atmış “benim ineğimi geri ver” demiş. Velhasıl muhtar silahları bir haftada toplamış. İçinden beğendiklerini seçip, kendisine alıkoymuş diğerlerini teslim etmiş. Köylüler birbirini şikayet etmeyi ispiyonlamayı severler. Durumu karakola anlatmışlar. Muhtar böyle böyle yaptı demişler.
Şimdi silah bırakacak terör örgütü hangi silahları kime, nerede, ne kadarını, hangi emin ele teslim edecekler? Teslim etmedikleri saklananlar bir orduya yetecek kadar silahla ne numaralar çevirirler kim bilir. Dikkatli olunmalıdır.
Silahların teslim edilmesi olayına benzer bir olayla karşılaştım. Her zaman alışveriş etmediğim ancak selamlaştığım bir manavdan elma aldım. “Hocam ben iyilerinden seçerim sen bana bırak” dedi manav. İki kilo elma ancak dört tane gelmiş. Elmaların güzel albenili tarafını gösterip “bak hocam ne güzel elmalar” diyordu. Ben de teşekkürler ettim. Eve geldiğimde poşetten çıkan elmaların ikisi çürük. Bana güzel tarafını gösterip çürük tarafını avcunda gizlemiş. Bir hafta sonra yine elma alacakken bu defa “sen yapamayacaksın geçen hafta böyle yaptın” dedim. Üzülme numarası yaptı. Tamam siz seçin “dedi. Bu olayda iyi tarafı gösterip çürük ve sinsi taraflarını göstermeyen örgüt” siz seçin deme imkanı da yoktur.
Lozan’ı ağzına dahi alamayacak olan örgüt, devletimizin tapu belgesini yok etme peşindedir. Bir fesli Kadir, bir de bunlar Lozan düşmanı. Bir üçüncüsü Taşnak Ermenileridir. Adeta devlet teslim alınmış da ne derlerse onu yaptıracaklarını zanneden bir zafer(!) sarhoşu budala takımı var karşımızda. “Cephede yendik masada da yeneceğiz havasında bir azgınlar güruhu.” Suriye’de başardık sıra Türkiye’de diyen kendini bilmez dağdan inmeler. Hendekten sonra “şehir savaşlarında mağlup olduk, ABD tam destek vermedi” diyenler şimdi zafer sarhoşu(!)
Adamın biri hastalanmış. Yaşı yetmiş. Çocukları “baba cennetliksin” dediklerinde, “neredee oğlum güvenemiyorum” dermiş. Çocuklar babalarının elli yaşından sonraki halini bilip idrak edip ona göre “cennetliksin” diyorlarmış. Babası da öncesindeki kepaze, berduş, günah hamalı halini hatırlarmış. Onun için “nerede oğlum güvenemiyorum” dedikçe çocukları yok yok sen cennetliksin diyorlarmış. Bu silah bırakma olayı da daha öncekileri hatırladıkça “nerede güvenemiyorum” dememize sebep oluyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.