
Zafer Çam
Hobi bahçeleri adıyla tarım alanları işgal ediliyor
Son yıllarda Türkiye'nin birçok il ve ilçelerinde, köylerinde hızla yayılan bir akım var. Hobi bahçeleri. Hobi bahçesi mi, getireceğim bahçesi mi? Adını iyi koymalıyız.
ekonomik doğayla iç içe vakit geçirmek, şehirden uzaklaşmak ve toprakla uğraşmak isteyenler için masum bir fikir gibi görünse de, bu yapıların tarım faaliyetlerini kontrolsüz bir şekilde tedavi eden şiddetli bölgesel yol açıldı.
Ankara'da bu akımdan nasibini alan şehirlerden biri.
Ancak burada mesele sadece insanların doğayla buluşması değil; Verimli tarım arazilerinin gelişigüzel parsellenerek yapılaşmaya genişlemesi ve bunun yol açtığı büyüme tahribatı.
Belediye programı içinde kalan tarım arazileri, imar planı dışında olmasına rağmen küçük parçalara bölünerek hobi bahçelerine dönüştürülüyor.
Rant peşindeki kişiler, bu alanlarda yüksek fiyatlar pazarlanıyor. Ahşap, konteynerler, prefabrik yapılar ve betonarme yapılar hızla çoğalıyor.
Tüm bunlar, hem yönetim üretimini düşürüyor hem de kırsal bölgelerde doğal oluşumları bozuyor.
Oysa Tarım arazilerinin amacı dışında kullanılması, Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununun açıkça yasaklanmasıdır.
Buna rağmen denetim eksikliği, davranışların uygulanmaması ya da göz ardı edilmesi bu yapıları tam anlamıyla teşvik ediyor.
İnsanlar, “tapulu arazim, aradığım şeyle” hareket ediyor. Ancak tarım arazileri bireysel mülkten öte, toplumsal ve biriktirici bir değere sahiptir.
Bugün bu alanlarda beton dökersek, alacağınız gıda güvenliği konusunda hız konusunda mümkün olmayan sorunlarla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Son dönemde bu kontrolsüz ayrılmayı önlemek adına çeşitli adımlar atılsa da, kaçak yapıların önüne geçilmesi hala büyük bir sorun.
Özellikle tarımsallaşma yoluyla yapılan parsel satışları, tarım alanlarında parçalanmayı ve kaçak yapılaşmayı daha da teşvik ediyor.
Belediyeler, bu konuda daha net ve kararlı bir tavır almalı.
Eğer bir yapılaşma olacaksa, ancak belediyelerin kontrolü, imar planına uygun, planlanmış projelerle olabilir.
Aksi halde, kısa vadeli kazançlar uğruna uzun vadeli kayıplara kapı aralamış oluyoruz.
Unutmayalım: Tarım arazileri sadece ekonomik kaynak değil; aynı zamanda çevre dengemizin, kültürel mirasımızın ve gıda güvenliğimizin teminatıdır.
Bugün verimli topraklarımızı koruyamazsa, sofralarımıza koyacak sağlıklı ürünleri bulmakta zorlanabiliriz.
Bu nedenle sadece belediyelerin ve kurumların değil, hepimizin sorumluluğu var.
Gelin, kısa vadeli kazançlar uğruna geleceğimizi ipotek” almayalım. Tarım alanlarımızı birlikte koruyalım, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevreyi gelecek nesillere miras bırakalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.