BÜYÜK TAARRUZ-1

(KOCATEPE’DEN BAŞLAYAN FIRTINA)

Efendiler!

“Milletimizi esir etmek isteyen düşmanları,

Allah’ın yardımıyla kesinlikle mağlûp edece­ğimize dair emniyet ve itimadım bir dakika olsun sarsılmamıştır.

Bu da­kikada bu kesin inancımı yüksek heyetinize karşı, bütün millete karşı ve bü­tün âleme karşı ilân ederim.

Başkumandan Mustafa Kemâl Paşa

(5 Haziran 1921 tarihinde

TBMM tarafından Başkumandanlık Kanunu’nun kabulü üzerine

Meclis Genel Kuruluna yaptığı konuşmadan)

O GECE…

26 Ağustos Cumartesi gecesi…

Gazi ve Müşir (mareşal) Başkumandan, Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ve karargâhlarının savaş kademeleri saat 03.30’da atlara bindiler. Sisli, serin ve karanlık bir geceydi. Fenerli iki süvari yol göstermek için öne geçti. Ardından yola koyuldular.

Gazi ve Müşir Başkumandan, intikâl hâlindeki kutlu savaşçıların önünde ve tek başında gidiyordu. Arkasından Fevzi (Çakmak) ve İsmet (İnönü) Paşalar geliyordu. Daha arkada da kurmaylar, yâverler ve diğer görevliler vardı. Ağır ağır Kocatepe’ye çıktılar.

Gazi ve Müşir Başkumandan ve diğer komutanlar, cephenin hemen yanındaki Kocatepe’de ileri komuta yerinde hazırlar. Onlar için uyku yok.

CEPHEDEKİ YUNAN ASLÎ KUVVETLERİ VE YÜKSEK KOMUTA HEYETİ…

Yunan Küçük Asya [1] Ordusu [2] (KAO) Komutanı Korgeneral Georgos Hacıanesti, [3] İzmir Körfezinde demirli Averof gemisindeki başkomutanlık karargâhındadır.

Eskişehir - Afyon hattındaki cephede bulunan Yunan kuvvetleri ana unsurları ve yüksek komuta heyeti de;

- Kuzeyde Tümgeneral Petros Sumilas komutasındaki Eskişehir Grubu (ya da 3. Yunan Kolordusu),

- Güneyde ise Tümgeneral Nikolas Trikupis komutasındaki Afyon Grubu (ya da Yunan 1. Kolordusu),

- Afyon’un batısında ise Tümgeneral Kimon Diyenis Komutasındaki Yunan İhtiyat Kolordusu şeklindeydi.

CEPHEDEKİ TÜRK KUVVETLERİ VE TÜRK YÜKSEK KOMUTA HEYETİ…

Türk komuta heyeti de;

- Başkumandan Mustafa Kemâl Paşa,

- Gn. Kur. Bşk. Fevzi (Çakmak) Paşa,

- Garp Cephesi Komutanı İsmet (İnönü) Paşa,

- 1. Ordu Komutanı Nurettin (Konyar) Paşa (ve emrinde Albay İzzettin (Çalışlar) Bey komutasındaki 1 Kolordu, Albay Ali Hikmet (Ayerdem) Bey komutasındaki 2. Kolordu ve Albay Kemalettin Sami (Gökçen) Bey komutasındaki 4. Kolordu),

- 2. Ordu Komutanı Yakup Şevki (Subaşı) Paşa (ve emrinde Albay Şükrü Naili (Gökberk) Bey komutasındaki 3. Kolordu ve Kazım (İnanç) Paşa komutasında komutasındaki 6. Kolordu),

- Fahrettin (Altay) Paşa komutasında 5. Süvari Kolordusu ve

- Albay Halit (Karsıalan) Bey komutasında (kolordu muadili) Kocaeli Grubu şeklindeydi.

FECİRLE BAŞLAYAN BASKIN TARZINDA BİR TAARRUZ…

Saat 05.30.

Fecirle birlikte başladı harekât. Toplarla başlayan taciz atışı yarım saat devam etti. Müteakip bir saat zarfında da önemli noktalar top atışı ile kutlu savaşçıların taarruzuna elverişli kılındı.

Gazi ve Müşir Başkumandanın komutasında Afyon güneyinde şanlı piyade, topçu, süvari ve diğer bahadırlardan oluşan cümle kutlu savaşçıların Yunan mevzilerini, makineli tüfek yuvalarını ateş altına alan ve tahrip eden toplarının ateşiyle büyük ve umûmî taarruzunun şiddeti de arttı.

Ne Yunanlar böyle kesif ve dehşet verici ateş görmüştü, ne de Türkler. Tepeler yanıyordu adetâ. Yunan mevzileri, makineli tüfek yuvaları, kamyonları, topları ve mühimmatı berhavâ oluyordu. Kocatepe dahi zangırdıyordu. Kutlu piyadeler taarruz mevzilerine ve tel örgülere doğru ilerlemeye başladılar. Bu yoğun ve cehennemî ateş başarıyla tamamlandı. Ardından bataryalar bu kez on dakika sürecek imhâ ateşine geçip siperleri ve gözetleme yerlerini dövmeye başladılar.

Bazı tel örgüler, hazırlık ateşinden kaynaklanan basınçla yıkıldı, bazıları da istihkâmcılar ya da şevke gark olan neferler tarafından yıkıldı.

İmhâ ateşi bitiminde, subaylar ve askerler, açılan gediklerden düşman mevzilerine korkusuzca daldılar.

BİR İNGİLİZ KURMAYININ DEĞERLENDİRMELERİ…

Bu mevzîlerin savunma ile ilgili kıymetini en son tetkik eden bir İngiliz kurmayının verdiği raporda; “Eğer Türkler, mevzileri dört, beş ayda işgâl ederlerse, bir günde düşürdüklerini iddia edebilirler.” deniliyordu. Fakat Türklere, bu mevzileri ele geçirmek, için üç, dört ay değil, bir gün de değil, sadece bir saat kâfi gelmişti.

ELE GEÇİRİLMEYE BAŞLANAN ÖNEMLİ SAVUNMA MEVZİLERİ…

Kaleciksivrisi, Tınaztepe ve Belentepe üç önemli Yunan savunma mevzii mevzii idi. Kutlu askerler Tınaztepe, Toklutepe, Belentepe ile Kalecik Sivrisi’nden Yunan birliklerini püskürttüler. Büyük Kaleciktepe ile Çiğiltepe arasında on beş kilometrelik alanda, düşmanın birinci hat mevzilerini ele geçirdiler.

harita içeren bir resim Açıklama otomatik olarak oluşturuldu

5. SÜVARİ KOLORDUSUNUN BAŞARILI MANEVRÂSI…

Saat 10.00…

Büyük Taarruz öncesinde Afyon güneybatısına intikâl etmiş olan Fahrettin (Altay) Paşa komutasındaki 5. Süvari Kolordusu gizlice ve süratle Ahır dağları üzerinden (Afyon’un bastısındaki) Sincanlı ovasına akıp (kuzeyindeki) Dumlupınar ovasına doğru ilerledi, düşmanın muharebesini sekteye uğratmak için telefon ve telgraf hatlarını kesip, Afyon-İzmir demiryolunu tahrip etti ve böylece Afyon cephesindeki Yunan birliklerinin İzmir ile demiryolu bağlantısı da kesildi.

5. Süvari Kolordusunun bu başarılı manevrâ ve harekâtı, harekât öncesinde Afyon güneyinden Eskişehir’e doğru kuzey doğuya bakan bir hilâl şeklinde konuşlanmış olan Türk kuvvetlerinin hilâlimsi uçlarının sol taraftan sağa doğru biraz daha daralmasına sebep oldu. Diğer bir ifadeyle 5. Süvari Kolordu Yunan KAO Afyon Grubunu (1. Yunan Kolordusunu) arka cenahtan kuşatmaktaydı.

CEPHEDEN YÜZLERCE KİLOMETRE UZAKTA BİR KOMUTAN…

Yunan KAO Komutanlığı karargâhı İzmir limanında demirli olan Averof isimli Yunan savaş gemisindeydi. KAO Komutanı Korgeneral Georgos Hacınesti baskın tarzında başlayan 26 Ağustos’taki Büyük Taarruz esnasında da cephede değil cepheden 420 km uzakta olan İzmir’deydi.

HACIANESTİ’NİN VAHİM EMRİ…

KAO Komutanı Hacıanesti’nin daha önceden verilmiş emri gereği cephedeki bu ana unsurların (1. ve 3. Yunan Kolorduları ile İhtiyat Kolordusunun) her biri İzmir’deki KAO Komutanlığına bağlı olduğundan doğal olarak cephedeki bu Yunan aslî unsurları arasında hiyerarşik bir ilişki de mevcut değildi. Son derece hatalı olan bu emir nedeniyle 26 Ağustos’ta Türk taarruzu başladığında bilhassa da Afyon Cephesindeki süratle değişen şartlara uygun olarak Yunan KAO birliklerini ve ihtiyat kolordusunu esnek ve etkili bir şekilde kullanmak mümkün olmamıştır.

26 Ağustos Cumartesi sabahı Türk taarruzu başladığında KAO Afyon Grubu Komutanı Tümgeneral Trikupis, Karargâhı İzmir’de bulunan ve KAO Komutanı Korgeneral Hacıanesti’yi, asıl taarruzun Eskişehir’e değil Afyon’a yapıldığına inandıramamıştı.

Kezâ General Trikupis, başlayan Türk taarruzun ilk anlarında, KAO emrinde ve ihtiyatta bulunan Tümgeneral Diyenis komutasındaki İhtiyat Kolordusundan bazı birliklerin Afyon-Dumlupınar istihkâmlarına yardıma gelmesini emretmiş ise de General Hacıanesti’nin bahse konu emri gereği Diyenis, bunun için Hacıanesti’nin emri olması gerektiğini bildirmiş, Trikupis bunun üzerine Hacıanesti’ye başvurmuş, ancak Diyenis komutasındaki kuvvetleri kafasındaki hayalî bir taarruz için düşünen Hacıanesti bu isteği reddetmişti.

Yunan diplomat Efthymios Kanellopoulos, Hacıanest’nin bu hatalı emrini KAO’nun Küçük Asya’da üç yıl süreyle yaptığı muharebelerde hiçbir emir, Yunan ulusunun geleceği için bu denli fecî sonuçlara i neticelere olmadığı şeklinde değerlendirmektedir.

Daha sonra işin ciddiyetini anlayan Hacıanesti, General Diyenis’e, Trikupis’e destek olunması için gerekli emri vermiş ise de muharebenin kaderini değiştirecek önemdeki bu haberleşmeler sürüp giderken Afyon’daki cephe yarılmış ve sağlanan ihtiyat desteği emri de hiçbir işe yaramamıştır.”

MUKÂYESELİ DURUM…

Bir harekât ortamında bu durumun çok büyük olumsuzlukları beraberinde getirmesi kaçınılmazdı. Zira harekât ortamının hızlı değişkenliği esnasında cephedeki birliklerin İzmir’deki KAO Komutanlığı üzerinden esnek ve etkili bir şekilde kullanılması hiç mi hiç mümkün olamazdı. Diğer yandan Türk tarafında ise Başkomutan, Gnkur.Bşk., Batı Cephesi Komutanı, 1. ve 2. Ordu Komutanları, Kolordu Komutanları cephede ve asıl muharebe hattında olup cephedeki harekât ortamında süratle değişen durumlara göre süratle karar verilmekte, kuvvetler elastiki ve etkin bir şekilde kullanılmakta, gereken yerlere süratle kuvvet kaydırılmakta ve teksif (kuvvet yoğunluğu) sağlanmaktaydı.

HARP PRENSİPLERİNE GÖRE…

Hacıanesti’nin harp prensiplerine aykırı bu emri gereği Eskişehir – Afyon Cephesindeki Yunan kuvvetlerinde emir – komuta birliği olmadığı gibi, bu kuvvetleri sürekli değişen harekât ortamının gerektirdiği şekilde esnek ve etkili bir şekilde kullanabilmek de mümkün olmamıştır.

DEVAM EDEN ŞİDDETLİ HAREKÂT…

Türk birlikleri harekatın ilk günü sabahtan öğleye dek birçok önemli savunma mevziini ele geçirmesine rağmen Yunan birlikleri aynı gün ilerleyen saatlerde kaybettiği kimi mevzileri geri almayı başardı. Gün boyunca devam eden muharebe nedeniyle Yunanlara ait tahkimât ve engelleri tahrip edildi. Fahrettin Paşa komutasındaki 5. Süvari Kolordusu da harekât planına uygun olarak başarılı bir şekilde Yunan hatlarının gerisine sarktı.

ASIL DÜĞÜM…

Tedirgin bir bekleyiş var. Asıl düğüm 27 Ağustos Pazar günü çözülecek.

Devam edecek…

© 2024. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

SONNOTLAR

[1] Küçük Asya: Anadolu

[2] Küçük Asya Ordusu: Kurtuluş Savaşı’nda Batı Anadolu'da Türk kuvvetlerine karşı savaşmış Yunan ordusudur. Bu ordunun büyük bölümü 26.08-18.09.1922 tarihlerindeki Büyük Taarruz’da TBMM Orduları tarafından imhâ edilmiştir. Anadolu’da imha ve esir olmaktan kurtulanlar da gemilerle kaçmış, Doğu Trakya’daki Yunan birlikleri ise Mudanya Mütârekesi sonrasında bu bölgeyi terk etmiştir.

[3] Georgios Hacıanesti (1863-1922), Yunan kara subayı ve generali. Yunan KAO’nun Sakarya Muharebesi’ndeki yenilgisinden sonra (19.05.1922) görevden alınan General Papulas’ın yerine KAO Komutanlığına atanmış, 5 Haziran’da İzmir’e gelerek göreve başlamış, 26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz’un ardından 2 Eylül’de görevinden alınmış ve yerine General Trikupis getirilmiş, Küçük Asya Felâketi sonrasında Yunanistan’da yaşanan askerî darbe döneminde askerî mahkemede yapılan ve Altılar Davası olarak bilinen yargılamada idama mahkûm edilmiş ve idam kurşuna dizilerek infaz edilmiştir (18.11.1922).

KAYNAK

İrfan Paksoy, Büyük Taarruz Destanı, Alka Yayınevi, Trabzon 2023.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
İrfan Paksoy Arşivi