Adem Öztürk
Entelektüel ve Kültürel Muhalefet Toplumsal Dinamizmi Ayakta Tutar
Bir toplumun en değerli zenginliklerinden biri, bireylerinin ona entelektüel ve kültürel dinamizm katabilmesidir. Yazarların, şairlerin ve sanatçıların topluma yön veren çalışmaları, toplumun gelişim gücünü ve reflekslerini daima canlı tutar.
Osmanlı İmparatorluğu'nun son yüzyılından itibaren aydınlar ve sanatçılar, toplumsal olayların gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Osmanlı'nın son döneminde ise bazı aydınlar, Malta sürgününe gönderilmiştir. İslam toplumunda itibarlı kabul edilen âlimler, yöneticilere adil ve dürüst olmaları için yol gösterici olanlardır. İmam-ı Azam Ebu Hanife gibi ilim adamları, bu uğurda fedakârlık yaparak topluma katkıda bulunmuştur
Toplumun ilerlemesine katkı sağlamayan, "suya sabuna dokunmayan" ilim insanları, gelişim üzerinde olumlu bir etki yaratmazlar. Osmanlı son dönemi aydınlarından Gaspıralı İsmail ve Ziya Gökalp gibi isimler, bulundukları dönemin milliyetçilik akımlarını benimsemiş ve Türkçülük düşüncesini Türkiye Cumhuriyeti'nin oluşumunda etkili kılmışlardır. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde ise Kemal Tahir, Sabahattin Ali, Reşat Nuri Güntekin ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi yazarlar, genç cumhuriyete yön vermiştir. Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Kısakürek gibi aydınlar, hapis ve sürgünlerle karşılaşmalarına rağmen toplumu aydınlatma yolunda kararlılıkla ilerlemişlerdir.
Necip Fazıl Kısakürek'in kaleme aldığı Reis Bey eseri, sinemaya aktarılmış ve daha geniş bir kitleye ulaşarak mesajlarını vermiştir. Bu bağlamda edebiyat ve kültür etkileşimi son derece önemlidir. 1960 yılından itibaren popüler kültürle sinema ve edebiyat birlikte ilerleyerek ülkemizde toplumsal gelişime katkıda bulunmuştur. Sanatçı ve yazarların, eserleri aracılığıyla toplumsal sorunlara yaklaşmaları ve çözüm önerileri sunmaları, yöneticilerin doğru kararlar almasını sağlayabilir.
1970’li yıllarda toplumun temel sorunları, ekonomik ve kültürel problemler edebiyata yansımış ve günümüz toplumunu şekillendirmiştir. Orhan Gencebay, Yılmaz Güney ve Kemal Sunal’ın filmlerinde sosyal olgulara, Kara Murat ve Tarkan filmlerinde ise milliyetçi temalara yapılan vurgu, toplumun kültürel gelişiminde rol oynamıştır. Çetin Altan, Mehmet Şevket Eygi ve Seyit Ahmet Arvasi gibi aydınlar, toplumun bakış açısını genişletmiş, toplumsal muhalefeti diri tutarak umut aşılamışlardır.
Ancak son dönemde, ülkemizde edebiyat ve kültür alanında toplumsal olaylara dair çözüm önerileri üretmekte bir duraklama yaşandığı gözlemlenmektedir. Entelektüel birikime sahip yazarlar, şairler, bilim insanları ve sanatçılar, toplumsal gelişmelere tepkilerini ortaya koymalı ve çözüm önerileri sunmalıdır.
Tarihimizde “sanat, sanat için mi yoksa toplum için mi” tartışmaları da yaşanmıştır. "Sanat, sanat içindir" düşüncesinin baskın olduğu dönemlerde toplumsal gelişim sınırlı kalmış, bu görüşü savunanlar toplumsal olaylara tepki vermekten kaçınmıştır. Bu dönemin eserleri toplumdan kopuk bir hale gelmiştir. Oysa “sanat toplum içindir” anlayışı, halk tarafından her zaman ilgi ve kabul görmüştür.
Bugünün iletişim araçları, coğrafyaları küçültmüş ve etkileşimi güçlendirmiştir. Sosyal medya ve internet, kültürel sınırlamaları kaldırarak edebiyat ve kültürde daha açık bir kaynak çeşitliliği yaratmıştır. Ancak bu durum, gelişmekte olan ve gelişmemiş toplumların özgün sanat üretmesini zorlaştırmakta, kültürel aktarımı azaltmaktadır. Toplumsal olaylara duyarlı, gelişime açık bir edebiyat ve kültürel muhalefet; dilimizin, kültürümüzün ve değerlerimizin geleceğe aktarılmasında önemli bir rol oynayacaktır.
Sonuç olarak, ülkemiz aydınlarının toplumsal olaylara farklı bakış açılarıyla yaklaşarak çözüm önerileri sunmalarının, gelecekte daha bilinçli bir toplum yaratılması açısından önemli olduğunu belirtmek isterim.
Saygılarımla,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.