“Yücelciler Harekatı”nı ne kadar biliyoruz?

Balkanlar, ağlayan topraklar. 500 yıl huzur ve sukün içerisinde Osmanlı yönetiminde kalıp, özellikle II. Dünya Savaşından sonra huzur yüzü görmeyen, gösterilmeyen topraklar.

Özellikle II. Dünya Savaşından sonra ortaya çıkan Yugoslavya, Balkanlarda kelimenin tam anlamıyla, Türk ve Müslüman avına çıkmıştı. Halkın ne kültürlerini ne de milli ve manevi değerlerini yaşamalarına asla izin vermiyorlar bu konuda kurdukları baskı, yaşattıkları acılar ve zulümleri hiçbir kelime anlatamazdı.

Oysa ki bu topraklarda yaşayan halk yüz yıllarca kendi kültürlerini, inanç ve değerlerini istedikleri gibi yaşamış, hayatlarını, hür ve özgür bir şekilde devam ettirmişlerdi. O günlerdeki Komünist Yugoslavya Devleti, Türklere ve Müslümanlara hayat hakkı tanımıyordu.,

1941 yılına gelindiğinde her zaman olduğu gibi bir avuç Türk, geleceğin daha kötü olacağını tahmin ederek, “Yücelciler Harekatı”nı kurdular. Amaçları ne siyasi bir hareketti ne de askeri. Sadece halkın milli ve manevi değerlerini yaşaması, huzur ve güven ortamı içinde hayatlarını devam etmelerini sağlamaktı.

Yücel Harekatı, mevcut düzenin hiçbir şekilde Türklerin milli ve manevi değerlerini kabul etmeyen, bu değerlerin yok olmasını isteyen, kendi belirledikleri yaşam şeklini yaşamaları için her türlü baskı ve zülmü yapan özellikle Makedonya Türklerinin maruz kaldığı asimilasyon politikalarına karşı, dini, milli, kültürel ve edebi varlıklarını korumak ve devam ettirmek için kuruldu.

Yugoslavya Devletinin ve tabi ki Tito’nun isteği Balkanlarda Türk ve Müslüman halk istemiyorlardı. Hedefleri bu topraklardan, Türk, Arnavut ve Boşnaklardan temizlenmesiydi. Yücel Harekatı ise buna direnen, asimile olmak istemeyen, kendi milli kültür ve değerlerinin yaşanması için, Kur’an, bayrak ve Allah için mücadele ediyorlardı. Yücel Harekatı silahlı bir milis gücü değil, tamamen eğitim ve kültüre dayalı, milli inanç ve değerlerinin korunmasını isteyen bir sivil halk hareketiydi.

Yücel Harekatı müderris, aktivist, öğretmen, matbaacı, esnaf, nalbant, hukukçu ve daha birçok alanda faaliyet gösteren insanların bir araya gelerek kurduğu bir harekattı.

Bu dönemlerde yaşam şartları o kadar ağırlaşmıştı ki yaklaşık 1,5 milyon Türk, Anadolu’ya göç etmek zorunda kalmıştı. Bir kısmı da bunu başaramamış yollarda vefat etmişlerdi. Yurtlarında kalan Türkler, varlık mücadelesi vermek için gün geçtikçe bu harekata katılıyorlar, değişik eğitim ve radyo yayınları ile milli ve manevi kültürlerini yaşatmak için mücadele ediyorlardı.

Yücel Haraketına katılanların her birisi, bilim, kültür, sanat, edebiyat alanında kendilerini yetiştirmiş insanlardı. kurucu üyeleri ise, herkesin yakından tanıdığı, Şuayip Aziz, Şerafettin Ferit, Nazmi Ömer, Muzaffer Ahmet, Fettah Süleyman Pasiç ve Mehmet Dalip’ti. Toplam sayıları yedi civarındaydı.

Ancak komünist Yugoslavya’nın hiçbir milli ve insani değerlerin yaşanmasına tahammülü yoktu. Oysa ki, Yücel Harekatı dönemin Makedonya Türk münevverlerinden oluşmaktaydı. Bu harekat daha sonra bütün köylere kadar dağıldı, benimsendi, kabul gördü ve katılımlar hızlı bir şekilde artmaya başladı.

Teşkilatın hızlı bir şekilde kabul görmesinin nedeni, milli kültürün korunması, kimliksizleştirmeye karşı durma, asimilasyonları önleme ve komünist rejime uyum sağlamak istenmemesidir. Yukarıda da bahsettiğimizi gibi askeri veya siyasi bir hedefleri yoktu.

Tito liderliğindeki Yugoslavya ise hiçbir şekilde milli hareketlerin oluşmasına canlanmasına izin vermiyorlardı.

Yücel Harekatının tek bir gayesi vardı; “dini, milli, kültürel, ve edebi bütün alanlarda faaliyet yürütmekti. Özellikle, Mehmet Akif, Namık Kemal, Yahya Kemal gibi milli şairlerin eserleri gündemdeydi.

Ve komünist yönetim düğmeye bastı. Makedonya Türklerinin bir nevi kutup yıldızları olan, Şuayip Aziz İshak Bey’i, Ali Abdurrahman Ali’yi, Nazmi Ömer Yakup’u ve Adem Ali Adem’i şehit ettiler. Yücel Harekatının onlarca üyesini zindanlara atıp işkence ettiler. Kalanları ise her türlü sindirme, korkutma, ölüm tehditleri altında yaşattılar.

Tamamen haksız, hukuksuz, uydurma delillerle, gayri insani, gayri ahlaki şekilde idam edilenlerin mezarlarının yerleri bile bugün hala bilinmemekte. Mezarlardan bile korkan bir rejimin yaşaması asla mümkün değildir.

Başta Makedonya Türkleri olmak üzere bütün Balkan Türkleri, Yücelciler Hareketini asla unutmadı. Unutmayacak, unutturulmayacak. Çünkü onlar bu halkın, milli ve manevi, dini inanç ve değerleri, hür ve bağımsız özgürce yaşamaları için mücadele ettiler. Şehit oldular, yaralandılar, onlarca kere ölüm tehlikeleri içerisinde yaşadılar.

Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Mekanları cennet olsun. Davaları aynı heyecan ve inançla devam edecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmet TAŞ Arşivi

04.17

05 Şubat 2025 Çarşamba 02:30