Yüzme sporu: Yaşam boyu sağlık, hayat boyu güven

Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşamak, kulağa romantik bir ayrıcalık gibi geliyor. Ancak denizle, gölle, havuzla aramıza mesafe koyduğumuzda bu coğrafi nimetler, potansiyel tehlikelere dönüşebiliyor. Üzülerek belirtmeliyim ki ülkemizde yüzme, hâlâ çoğu zaman yaz tatilinde serinlemekten ibaret görülüyor. Oysa yüzme; bireyi sadece fiziksel olarak değil, ruhsal ve sosyal olarak da donanımlı hale getiren, yaşam kalitesini yükselten bir beceridir.

Bu noktada, yüzmenin bir ayrıcalık değil bir ihtiyaç olduğunu vurgulamak gerekir. Tüm spor branşlarının toplamından daha çok hayat kurtaran bir alandır yüzme. Düşünün ki bir çocuk yüzme bilmiyor ve aniden suya düşüyor… Panik, boğulma, belki de geri dönüşü olmayan bir trajedi. Ancak aynı çocuk, yüzme eğitimi almış olsaydı belki sadece suyun üstünde kalmayı değil, başkasını da sudan çıkarmayı başaracaktı. İşte bu yüzden yüzme, bir spor dalı olmanın çok ötesinde, adeta bir yaşam sigortasıdır.

Yüzmenin Sosyal ve Psikolojik Boyutu.

Yüzme aynı zamanda bireyin psikososyal gelişimini destekleyen bir disiplindir. Özellikle dikkat eksikliği, stres ve kaygı bozukluğu yaşayan çocuklarda düzenli yüzme egzersizlerinin olumlu etkileri bilimsel çalışmalarla da kanıtlanmıştır. Suyun içinde geçirilen zaman, çocukların dikkatlerini toparlamalarına, kendilerini daha iyi ifade etmelerine ve akran ilişkilerinde daha özgüvenli olmalarına katkı sağlar. Su, yalnızca vücudu değil, ruhu da taşır.

Bununla birlikte yüzme, bireyde disiplini, sabrı ve öz farkındalığı artıran bir yaşam alışkanlığı oluşturur. Çocukluk çağında kazanılan bu alışkanlıklar, ileriki yaşlarda sağlıklı bir yaşam biçimi oluşturmanın da temelidir. Bu yönüyle yüzme, okul derslerinden farksız bir şekilde müfredata dahil edilmeli; spor salonları gibi yaygın, ulaşılabilir ve sürdürülebilir olmalıdır.

Yüzme Eğitimi Bir Milli Politika Haline Gelmeli

Yüzme eğitimi, yalnızca beden eğitimi dersleriyle sınırlı kalmamalı; bütüncül bir politika anlayışıyla ele alınmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere, Gençlik ve Spor Bakanlığı, belediyeler ve özel eğitim kurumları arasında eşgüdüm sağlanmalı; bu işbirliği sonucunda yüzme eğitimi tabana yayılmalıdır. Mahalle havuzlarından bölge olimpik tesislerine kadar her yaş grubunun erişebileceği yüzme alanları oluşturulmalıdır.

Bu noktada öğretmenlerin de eğitimi unutulmamalıdır. Beden eğitimi öğretmenlerinin yüzme antrenörlüğü eğitimi alması, çocuklara aktarılacak bilginin kalitesini artıracaktır. Ayrıca okul yönetmeliklerinde özel okulların yüzme altyapısı kurması zorunlu hale getirilmelidir. Bir çocuğun hayatını kurtaracak bir becerinin öğretilmesi, herhangi bir lüks yatırımın çok ötesindedir.

Son Söz: Suya Atılan Kulaç, Hayata Atılan İmzadır

Sonuç olarak, yüzme bir hobi değil, bir yaşam becerisidir. Bir bireyin yüzme bilmesi, sadece onun değil, çevresindekilerin de güvenliğini sağlar. Her çocuğun bu beceriyle donatılması, sağlıklı, dirençli ve özgüvenli bireyler yetiştirmenin en sağlam yollarından biridir. Suya atılan her kulaç, geleceğe bırakılan güçlü bir izdir. Gelin, yüzmeyi ülkemiz çocukları için erişilebilir ve doğal bir hak haline getirelim. Çünkü sağlık, güvenlik ve yaşam, bu kulaçlarda gizli.

Saygılarımla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adem Öztürk Arşivi