Aysel Ayşe Aygün Özer

Aysel Ayşe Aygün Özer

Atatürk’ün Kurduğu Cumhuriyet’te kadının yeri

Cumhuriyet yalnızca bir yönetim biçimi değil, bir zihniyet devrimidir.

O devrim, en çok da kadının adını yeniden yazarak başladı.

Çünkü Atatürk çok iyi biliyordu: “Bir millet, kadınlarını zincirlerle tutarak ilerleyemez.”

Osmanlı’nın son döneminde kadın, evin duvarları arasına sıkıştırılmış, sesi kısılmış, fikri değersiz sayılmıştı.

Eğitimden uzak, toplumdan soyutlanmış bir haldeydi. Cumhuriyet’le birlikte bu tablo kökten değişti.

Kadın artık yalnızca “birinin eşi” ya da “birinin annesi” değil; birey, yurttaş, eşit hak sahibi bir insan olarak yerini aldı.

Atatürk, kadınlara sadece hak vermedi; onların potansiyeline inandı.

1926’da Medeni Kanun’la kadınlara boşanma, miras ve evlilikte eşitlik hakkı tanındı.

1930’da belediye seçimlerinde seçme hakkı, 1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı geldi.

Avrupa’da bile kadınlar hâlâ bu haklar için mücadele ederken, Türk kadını Cumhuriyet’le birlikte kürsüde, mecliste, okulda, işte yerini aldı.

Ama Atatürk’ün amacı sadece “kanunla eşitlik” değildi. O, asıl devrimi zihniyette yaptı.

Kadına “toplumun süsü” değil, “geleceğin mimarı” dedi. “Dünyada her şey kadının eseridir.” sözü, bir iltifat değil, bir tespitti.

Çünkü o, kadının eğitilmediği bir toplumun hiçbir zaman özgür olamayacağını biliyordu.

Cumhuriyet kadını; eli kalem tutan, aklı sorgulayan, fikrini korkmadan söyleyen kadındır.

O, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in canlı kanıtıdır.

Ve bugün her özgür kadın, her mesleğinde varlık gösteren Türk kadını, o büyük devrimin sessiz bir devamıdır.

Evet, hâlâ eksiklerimiz var. Kadın hâlâ bazı yerlerde ötekileştiriliyor, sesi bastırılmak isteniyor.

Ama unutulmamalı: Cumhuriyet’in ruhu susmaz. Çünkü bu ülkenin temeline bir kadının eli değmiştir; Çünkü Atatürk, kadını yücelttiği kadar, topluma da şu sorumluluğu yükledi:

Kadına saygı, Cumhuriyet’e sadakattir. Bugün kadın; mecliste, tarlada, laboratuvarda, mahkemede, sahnede, kaleminin ucunda aynı kararlılıkla duruyorsa, bu Atatürk’ün en büyük zaferidir. Cumhuriyet kadını, devrimin yaşayan yüzüdür.

Ve her 29 Ekim’de dalgalanan bayrakla birlikte, onun sesi de bir kez daha yükselir: “Biz varız, biz eşitiz, biz Cumhuriyetiz…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aysel Ayşe Aygün Özer Arşivi