İsrail vahşeti, bütün dünyanın gözleri önünde, Gazze üzerinde tüm hızıyla devam ederken, ABD’nin 10 maddelik Gazze’nin yeniden inşa planı sızdırıldı. Daha doğrusu dünya kamuoyunda tartışmaya açıldı.

Elbette bunun ne tartışılacak tarafı var ne de dikkate alınacak yönü. Özetle bu planda Gazze’nin alt yapısının imarından tutunda, nerede ne yapılacak hepsinin ayrıntılı olarak anlatıldığı, kendi ifadelerine göre son derece modern, akıllı bir şehirden bir plandan bahsediyorlar. Bu plan zaman zaman sümen altı ediliyor, zaman zamanda ortaya çıkarılarak tartışmaya açılıyor. ABD planı hiçbir şekilde gizleme gereği duymadan ortaya koyuyor.

Peki, bu ne demek? ABD; “Ben Orta Doğu’yu ve binlerce km’lik alanı kontrol altına alacağım. Bu bir nevi devasa bir üs olacak. Burada bütün silahlarımla konuşlanacağım, bütün ülkeleri kontrol altında tutup kuş dahi uçurtmayacağım. Egemenliğimi pekiştireceğim ve bütün ülkeler bana tamamen kayıtsız, şartsız tabi olacak.”

Peki, bu arada Gazze’de yaşayanlar, Filistinliler, Filistin toprakları ne olacak?

Ona da açıklık getiriyorlar! Ölen ölür, sağ kalanlarında ellerine biraz para sıkıştırıp istedikleri ülkeye yollayacağız ya da Gazze dışında tespit ettiğimiz ülkelerde kamplar yani esir kampları kurarak kalanları da zaman içerisinde yavaş yavaş öldüreceğiz, ölmeyenleri ise entegre edeceğiz.

Bu planın hayata geçirilmesi aslında hiç de zor değil. Nasıl mı?

İsrail, 7 Ekim 2023 den bu tarafa, katliamda, soykırımda, yapmış olduğu her türlü mezalimde sınır tanıdı mı? İran dahil istediği zaman istediği ülkeye saldırmadı mı? İnsanları vahşice, alçakça, insanlık dışı bir şekilde top yekûn yok etmeye başlamadı mı? Bunu yaparken kendi insanı askerleri ve sivil vatandaşlarını katletmekten çekindi mi? (Hannibal planı yani hedefe ulaşmak için kendi insanını bile öldürme yetkisini kendinde görme) Ve bütün bunları dünyanın gözlerinin içine baka baka yapmadı mı? Protestoların hatta hiçbir etkisi olmayan yargılamaların dışında ne yapıldı? Bunun yanı sıra Suudi Arabistan dahil bir çok Arap ülkesi, “bizim Filistin diye bir davamız yok” demediler mi? Birleşmiş Milletler bile kendi binalarının ve insanının yok edilmesine rağmen sorunu çözecek en ufak bir girişimde bulundu mu?

Dünyada sesi en gür çıkan ülke Türkiye’yi bile İsrail tehdit etmedi mi? Bu aynı zamanda diğer ülkelere gözdağı değil mi? (Türkiye-İsrail savaşı ayrı bir yazının konusu)

Bu soruları çoğaltabiliriz ama 7 Ekimden bu güne kadar yapılanlara ve 193 ülkenin seyretmesine baktığımızda bu planın hayata geçirilmesi hiç de zor gözükmüyor. Dünya petrolünün yarısının çıkartıldığı bir bölgeye sahip olmak, dünyaya hakim olmakla eş anlamlı değil midir?

Orta Doğudaki Arap ülkeleri şimdiden durumu kabullenmiş gözüküyor. Bütün bu anlatılanları görmemek için, kör, sağır ve kelimenin tam anlamıyla, “aptal” veya “salak” olmak gerekiyor. Arap ülkeleri Gazze’yi gözden çıkardılar mı? Bana göre evet.

Elbette akla deli sorular geliyor! Örneğin, Fransa, Kanada, İngiltere gibi ülkeler Eylül ayında Filistin Devletini tanıyacaklarını söylediler. Burada acı acı gülmek serbest! Çünkü ortada Filistin Devleti diye bir devlet kaldı mı ki? İsrail’in emir erliğini yapan, kukla Mahmut Abbas ve yönetimi mi Filistin Devleti? Köşeye sıkıştırılmış bir toprak parçasında tamamen kendi kontrollerinde olan, devlet demeye bin şahit bir yeri, tanımanın adını siz koyun.

Peki, Türkiye ne yapmalı? Çağın en modern silahları ile kendini donatmalı. Yerli ve mili sanayiye her zamankinden çok daha fazla ağırlık vermeli. Dünyanın en güçlü ülkeleri ile savaşabilir konuma acilen gelmeli, şayet Özgür ve hür olmak istiyorsak. Çünkü bizi ne NATO, ne Çin ne de Rusya korur. Biz ancak kendi kendimizi koruyacak güce ulaşırsak özgür kalabiliriz.

Peki, bu arada sahi Çin ve Rusya ne iş yapıyorlar? Her ikisi de ABD den farksız işlerle uğraşmıyorlar. Çin, Doğu Türkistan’da Gazze de yapılanları yapıyor, Rusya da, Kırımda, Çeçenistan’da şimdilerde de Ukrayna’da aynısını yapıyor.

Yani özetle bulundukları bölgelerde tam hâkimiyet kurmaları için sınır tanımıyorlar. Hannibal Projesi dahil. Veya Makyavelist bir anlayışla, hedefe ulaşmak için her şeyi meşru görüyorlar.