Putin: Rus Askerinin Ayağının Bastığı Yer Bizimdir

Yazılı ve görsel medya elbette sosyal medya olayları değerlendirirken, emperyal güçler nasıl değerlendirmelerini istiyorlarsa öyle yazıp çiziyorlar. Yani görünmeyeni değil görünene göre hareket ediyorlar.

Devletlerin sözcüleri tarafından bir açıklama yapılıyor, hurra bütün basın o açıklamayı alıp, allayıp, pullayıp kamuoyuna sunuyorlar. Ve tabi ki onun üzerine yorumlar yapıyorlar. Bu durumda medya halkı manipüle ederek gerçekler saklanıyor.

Örneğin; Putin’in, “Rus askerlerinin ayağının bastığı yer bizimdir” sözünü kim nasıl yorumladı? Bu söz sadece laf olsun diye hava atmak için söylenmiş bir söz mü yoksa dünyaya bir mesaj mı?

Evet, bu dünyaya net bir mesaj! Dünyaya posta koymaktır. Meydan okumaktır. En güçlü benim, gelin gücünüz yetiyorsa, Rus askerlerinin ayak bastığı toprakları alın demektir. Peki, bunun anlamı ne? Ben istediğim yeri işgal eder ve orada kalırım.

Yine Putin; “Ukrayna bizim toprağımız, Ukrayna halkı ile Rus halkı bir bütündür” sözleri de bu iddiayı desteklemektedir.

Hiç kimse sanmasın ki, Ruslar girdikleri yerden çıkarlar. Asla çıkmazlar. Tam aksine bulundukları yerleri genişletirler. Örneğin Suriye’den çıktıklarını mı sanıyorsunuz?

Yine Trump-Putin görüşmesine, yeni bir Yalta Konferansı diyenlerin tespitleri doğrudur. Çok yakın bir gelecekte, kim nereyi aldı, kimin hâkimiyet alanı nerede başlar nerede biter, kimin kırmızıçizgisi nerelerdir bunu hep birlikte göreceğiz? Tabidir ki ikili görüşmelerde dışarı sızma olması çok mümkün değildir. Ama kamuoyunu yönlendirmek için kendilerinin bile isteyerek bilgi sızdırmaları her zaman olasıdır.

Putin, Trump’a askerlerimin ayak bastıkları yerden asla çıkmam dedi. Hatta yeni yeni hâkimiyet alanları belirlendi. Ukrayna dahil Orta Asya’yı, Hindistan’ı, Kuzey Kore’yi kendi hakimiyet alanı ilan etti. Ve tabi ki Afrika’nın büyük bir kısmını. İddia ediyorum ki, böyle bir toplantının ikili değil üçlü olduğunu, Çin’in bir şekilde kapalı kapılar ardında toplantıya iştirak etmiş olma ihtimali oldukça yüksek. Gizli diplomasinin olmuş olması ne ilk ne de sondur. Kamuoyu sadece bilmesi gerektiği kadarını bilir. Doğru veya yanlış ise sorgulanmaz.

Olayların bizi ilgilendiren kısmı ise; Putin’in söylediği sözü kafamıza kazımalıyız. Aynı söz ABD ve Çin içinde geçerlidir. Yani emperyal güçler girdikleri yerden asla çıkmazlar da çıkartamazsınız da. O halde öyle bir güce sahip olmalısınız ki işgal ve istila edilen ülkeler arasında olmayasınız.

İşte bu anlamda Türkiye silahlı kuvvetlerin envanterine ne kadar çabuk ne kadar hızlı etkili silahlar girerse, hürriyetini o derece garantilemiş olur. Dünya da hiçbir ülkenin güvenliğinin garanti altında olmadığı bilinmelidir. Nasıl ki mafya, “ben sizi belli bir ücret karşılığında korurum” diyorsa, emperyal güçlerde zayıf ülkelere, “ben sizi korurum ama bedeli şu olur” diyebiliyorlar. Peki, kimden koruyacaklar, tabi ki kendilerinden. Irak örneğinde olduğu gibi.

Onun içindir ki, hangi nedenden dolayı olursa olsun, ülkenizde dostanede bir şekilde de olsa konuşlanacak olan emperyal güçlerin askerleri kalıcı olarak yerleşeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın

Ve neye inanıp, neye inanmayacağınıza dikkat edin. Ne demek mi? Başta ABD ve kuyrukları İsrail gibi, bütün dünyanın gözlerinin içine baka baka, “Barış için öldürüyorum, kendi güvenlik kaygım için katlediyorum, arkasındaki güçte, örneğin İsrail için, “kendini koruma hakkı var” derse, dünya basını bunu alır süsler, püsler size sunar. Kısa bir zaman sonra sizde buna inanmaya başlarsınız.

Son bir not: Bazı gruplar tarafından, son günlerde Türk Silahlı Kuvvetlerinin üzerine inanılmaz bir şekilde gidiliyor, “Türk Ordusu Gazze’ye” Ve bu baskı gittikçe güçleniyor. Gazze’deki soykırımı, açlığı, sefaleti, çocuk ölümlerini bilmeyen, duymayan kalmadı. Türkiye elinden gelen her türlü maddi, manevi ve dünya diplomasisinde Gazze’de yapılan soykırımı en yüksek perdeden anlatıyor, anlatmalı, anlatacakta.

Soykırımcıların Nobel Barış ödülüne aday gösterildiği bir dünyada, Türk Ordusu Gazze’ye müdahale etmeli mi, etmemeli mi? Bu sorunun cevabını herkes kendi vermeli!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İsmet TAŞ Arşivi