İsmet TAŞ
15 Temmuz Müfredata Konup Ders Olarak Okutulmalı
15 Temmuz hain darbe girişimi incelendiğinde, olayın, askeri, siyasi, kültürel, ekonomik, sosyolojik, psikolojik, toplumsal ve tarihi yönlerinin olduğu gerçeğinden hareketle, şimdiye kadar sadece ve sadece kutlamalardan, anmalardan öteye gidilemedi. Bununda ötesinde hala devletin kılcal damarlarında bu hain 15 Temmuz işgal hareketinin özlemini çekenlerin olduğu yapılan operasyonlardan anlaşılmaktadır.
Toplumsal hafızanın ne kadar zayıf ve değişken olduğu bilinci ile hareket ettiğimizde, yaşanan ve yaşanacak olanların anlatımı da bir o kadar önemlidir. Yani 15 Temmuzları unutursak, 15 Temmuzların tekrarı mümkündür. Ama unutmaz, unutturmaz ve sürekli toplumsal hafızada canlı yeri muhafaza edilebilirse, bizler ve bizden sonraki gelen nesiller aynı hatalara aynı yanlışlara düşmez ve 15 Temmuzları yaşamazlar.
15 Temmuzun temelinde ne olduğuna baktığımızda; İhanet, aldatılma, kandırılma, dini istismar, toplumsal dinamiklerin harekete geçirilmesi, güvenlik sorunu, kültürel değişim, silahlı güçlerin ele geçirilmesi, medya yapılanması ve bunların yerine getirilmesi için sınırsız para akışını görürüz.
Bütün bunların her birinin birer ders olarak okutulması, ülkenin geleceği, insanımızın huzuru ve güven ortamı içinde yaşaması, teknolojik ve bilimsel ilerleme olması için olmazsa olmazlardır.
Türkiye de hemen hemen on yılda bir olan ihtilal ve darbe girişimlerini kaç kişi hatırlar? Hangi yaş gurupları bilgi sahibidir? Veya bilenlere sorduğumuzda olayın gerçek ve bilimsel boyutları ile değil de, kendi bakış açısına göre anlattığını düşünecek olursak, bu ülkenin hangi badireleri aşarak bu günlere geldiği bilinmeyen bir vaka olarak kalacaktır.
Bütün bunların önüne geçebilmek için gelecek nesillerin gerçekleri bilimsel metotlar içeresinde öğrenmesi elzemdir, şarttır. Neyin ne olduğunu bilmek, onların geleceklerini kurma, koruma, kollama ve ülkenin geleceği açısından önemi asla tartışılmaz.
15 Temmuzun daha sekizinci yılında olmasına ve olayın sıcaklığını korumasına rağmen, her kafadan bir ses çıkmakta, çok ciddi bilgi kirliliği yaşanmaktadır. Ortada 253 şehit, binlerce yaralı, binlerce gazi olmasına ve asker elbisesi giymiş teröristlerin halka kurşun sıkması, bombalaması gerçeği ortada olduğu halde.
15 Temmuzun her hangi bir darbe girişimi olmadığı, ülkeyi işgal hareketi olduğu, yabancı güçlere peşkeş çekilmek için tezgâhlandığı, her kesin dinini, şundan bundan değil, dinin asli kaynakları olan Kur'an ve Sünnetten öğrenmesi gerektiği gerçeğinin altı çizilmeli, olaylar belgeler ışığında aktarılmalı, anlatılmalıdır.
15 Temmuzda kurumların veya devletin hata ve yanlışları varsa onlar bile açık yüreklilikle ortaya konulmalıdır. Buna çocuklarımızın ve gelecek nesillerin ihtiyacı vardır.
Tarihi, kültürel ve coğrafi zenginlikleri olan dünyanın ender ülkelerinden birisiyiz. Milli ve manevi değerlerimizi muhafaza ederek, hainleri de, kahramanları da unutmayarak, unutturmayarak bu ülkeye, bu devlete, bu bayrağa, bu vatana sahip çıkmak istisnasız herkesin görevidir.
Unutmayalım, mazlumların umudu, zalimlerin korkulu rüyası olan başka Türkiye yok.
Bütün bunlardan dolayı, 15 Temmuz müfredata konup ders olarak okutulmalıdır…
Ülkemizin kıymetini bilmek bile başlı başına bir görevdir. Bakın suikastlar ülkesi olan ABD’ye. Demokrasinin beşiği, dünyanın hâkimi, dünyayı yöneten tek ve karşı konulmaz güç olmadığı, içi kof, kâğıttan bir aslan olduğu Trump suikastı ile bir kez daha anlaşıldı.
İstisnasız her ülke, beğensin veya beğenmesin, devlet başkanlarına sahip çıkmak zorundadırlar. Bu kim olursa olsun. Devlet Başkanı bir ülkenin namusudur, iffetidir, halkının temsilcisidir.
Bu anlamda Sayın Cumhurbaşkanımızın güvenliği ve korunması en üst düzeyde olmalı, alınacak tedbirler her şeyin üstünde ve her şeyden önemli olmalıdır. Bu konuda mazeret ve zafiyet asla kabul edilemez. Her olaydan bir ders çıkarmamız gerekir. Trump suikastında da çıkartacağımız onlarca ders olmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.