Aksi takdirde, sadece kirli kalırız

Elbette hataları eleştireceğiz! Eleştireceğiz ki, gelişeceğiz. “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”

Bu, inancımızın en derin özüdür. Ve o özde bir çağrı vardır: Kınayanların kınamasından korkmak. Hakkını bildiğin sözü söyle, kalemini doğru yolda kullan.

Çünkü adil, düzgün, ahlaklı, yazarların toplumunun aynasıdır. Yazar, yazdığı her şeyi yapar.

Kalemine ulaştığı her sözün manasını bilir. Bir konuda yazmayı kararlaştırmadan önce, o konunun tüm ayrıntıları onun kapsamını analiz eder.

Onun kelimesi, onun cümlesini bir sorgulama, bir eleştiridir. Bizim amacımız kişileri rahatsız etmek değil, yaşanan sorunları doğru bir üslupla dile getirmektir.

Yazılarımız, insanların hislerine tercüman olmalı; sadece kalemle değil, gönüllere dokunulmalıdır.

Ama bu dokunuş, bazen acı verici, birilerini rahatsız edici olabilir. Her yazının gerçeği ortaya çıkmanın bir parçasıdır.

Bir şehirde, o şehirde mevcuduz, onun sorunlarına ayrıntılı hakimiz.

O şehirdeki “sınır uçlarına” dokunabiliyor muyuz? Dokunulabiliyorsa sesler yükselecektir. Çığlıklar, feryatlar, tepkiler olacaktır…

Ama bu tepkiler bizim için engel değil, aksine doğruyu savunma yolundaki adımlarımızın bir göstergesidir.

Onun halimizle, anımızla, “Allah'ı görüyor gibi ibadet etmek” bir sorumluluktur. Bu sorumluluk, yazılarımıza da yansır.

Hiçbir şey yazmasak, “birinin kalbi kırılır” endişesiyle yazmamaktan daha kötü bir şey var mı? Birilerine dokunuyorsa dokunsun bırakın. “Yarası olan gocunur”.

Doğruyu söylemek, kalemimizi kullanmak, bazen bozuklukları verebilir ama bu, gerçeği söylemekten geri durmamamız doğru anlamına gelir.

Bizim derdimiz, halktan uzaklaşmak, insanları kırmak ya da incitmek değildir. Bizim derdimiz, doğruyu, hesapları en sert şekilde ama vicdanla bedelini ödetir.

Çünkü yazılarımızı hak için, halk adına yazıyoruz. Toplumun kabul etmemesi, saklamayı tercih ettiği hatalar cesurca dile getirmekten korkmayacaktır.

Elbette, paranız yok. Ama bunları yıllamamalı, aksine daha güçlü kılmalıdır.

Eleştiri bazen acı verici olabilir, ama gereklidir. Hatalarımızdan derslerini çıkarmazsak, başarıyı nasıl öğrenebiliriz?

Zülfüyâra dokunmak demek, gerçeği korkusuzca dile getirmek demektir. Her ne kadar bazılarına rahatsızlık verse de, biz doğruyu boyutları, suya sabuna dokunmaya devam ediyor.

Aksi takdirde, sadece toplumsal olarak kirli kalırız. Niyetimiz insanları kırmak değil.

Ama her zaman gerçekleri yazmalıyız. Fincancı katırlarını ürkütmemek adına susmak, sadece yanlışları beslemek olur.

Biz yazılarımızda birilerini rahatsız etmek, doğruyu savunmayı ve aktarımı doğru yönlendirmeyi amaçlıyoruz.

Ne olursa olsun rahatsız olanda alınacak diye de susmayacağız.

Bildiğimiz hak sözleri doğru bilgileri siz değerli okurlarımızla paylaşmaya devam ediyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Zafer Çam Arşivi