Eskiler, okuryazarlıkları olmadıkları hale olaylara öyle güzel benzetmelerle teşhis koyarlardı ki saymakla bitmez. Rahmet teyzem de bunlardan birisiydi eskilerin “arif-i ümmi” dediklerimizdendi. Bu kadar güzel benzetmeleri nasıl düşünüyor, ifade ediyor ve benzetiyordu. Bir tanesini en yakınımda olana açıp izah ettiğimde “ama masum bir söz gibi herkes dillendiriyor” demişti. Bunlardan birisi de “bir tekerin böldüğü” sözüdür. Hiç bir mantıklı yanı yok zannedilen bu söz, her ne kadar ayrı arı gibi olsalar da aslında bir oldukları, özlerinin bir olduğunu, ayrı olmak tekerin verdiği kötü sonuç olduğunu ifade eder.

Eskiden araç, traktör olmadığından, en azından çoğunlukta olmadığından öküz kağnı en değerli varlık. Öküz yolda giderken dışkısını gittiği yerlerde çıkarıyor. Hemen arkasından gelen kağnı tekeri de ince olduğundan o tezeği ikiye bölüp gidiyor. İşte iki ayrı tezek ama birbirinin aynısı. Ama özleri tezek. Birbirinden ayrılan ama özü bir olan partilere, derneklere, ticarethanelere “bir tekerin böldüğü” derler. Öküzlerin çektiği kağnılarla her iş görülür. Yani ikisi de aynı b. k demek.

Bir başka dünyanın temsilcisi olarak işe başlayanların nasıl aynı noktaya geldiklerine canı sağ olan şahit olur. O boylarını aşan sözler kalır bu siyasi kubbede. Kendisi ayrıldıktan sonra “oraya hiçbir kadın tek başına gidemez” diyenin rakiplerini suçladığı şeyler de aynı belden aşağı şeyler. Demek ki bunların ilk akıllarına gelen en acı en kötü söz bu sözle çamur atılır. Vatan millet din iman namus haysiyet adına kınadığı ayıpladığı noktaya kısa sürede gelir. İşte o suçladığı aynı şey olduklarını işte” bir tekerin böldüğü” ile izah ederlerdi. ”Bir tekerin böldüğü “dedikten sonra başka söze, başka, izaha gerek kalmaz. Bütün sözlerin hülasasısdır bu söz

“Yoldaşını terk edip gidenin, değişiriz topunu bir sokak kaltağına” marşının özü-anlamı nedir acaba? Bu yaşananlar yoldaşını kurşunlayanların kaç sokak kaltağı ettiğini hesap eden var mı acaba? Çünkü ne yol yoldur ne yoldaşlık bir anlam ifade etmektedir bunlara.

Geçen gün bir doktor arkadaş benim kendisinin cemaat anlayışına nasıl baktığımı öğrenmek için. “Hocam en çok hangi cemaati seversiniz” dedi. Ben de kendisine “en çok camide imamın arkasındaki cemaati severim”. Ne devleti ele geçirme ne dünyada zengin olup insanların önüne kapanmasını görme arzusu vardır. Herkes namazını kılar evin yolunu tutar. Arada gelemeyen de hemen fark edilip sorup soruşturulup ulaşılır selam yollanır. Bakın ne güzel bir cemaat demiştim.