
Adem Öztürk
Casuslardan korunma rehberi: Boşboğazlıkla savaş!
Bir an için 1928 yılına gidelim. Radyo yeni yeni yaygınlaşıyor, gazeteler en büyük haber kaynağı, ve insanlar kahvehanelerde savaş dedikodularını konuşuyor. İşte tam da bu ortamda, "Aman ha, ağzınızdan çıkan her kelime düşmana mermi olabilir!" diyen bir kitap ortaya çıkıyor: Casuslardan Korunma Rehberi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışının hemen ardından, genç Türkiye Cumhuriyeti’nde, özellikle askerleri ve sivilleri casuslara karşı bilinçlendirmek amacıyla hazırlanan. Yazarının kim olduğu kesin olarak bilinmeyen, ancak ordu içinden biri veya dönemin istihbarat yetkilileri tarafından yazıldığı tahmin edilen ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanmış ve herkesin anlayabileceği sade bir dille yazılan bir kitap geçti elimize…
E hadi, o zaman bu kitabın ilginç anekdotlarına bir göz atalım!
Casus Deyince Aklına Kim Geliyor?
James Bond? Mata Hari? Yoksa siyah güneş gözlüklü, uzun pardösülü biri mi? İşin gerçeği, casuslar sandığımızdan çok daha sıradan insanlar olabilir. Bu kitap, casusların yalnızca silahlarla değil, kelimelerle savaştığını anlatıyor!
Örneğin, düşmanın bir ajanı bir kahvehaneye oturur, kulaklarını dört açar ve çevresindeki insanların ne konuştuğunu dinler. Hatta, askeri birliklerden gelen askerlerin, “Biz falanca cepheye gideceğiz” diye böbürlenerek konuştuklarını duyar. Bingo! Düşman, birliğin nereye gittiğini öğrenmiş olur.
Berberden Çıkan İstihbarat!
Eğer casusluk yapacaksanız, iyi bir berber dükkânınız olması büyük avantaj! Kitaba göre, berberler sadece saç kesmekle kalmıyor, aynı zamanda en sıcak dedikoduları da topluyor. Ordu mensuplarının uğrak yeri olan bir berber dükkânında, her gün kim nereye gidiyor, hangi birliğe katılıyor, hatta generallerin nerede olduğunu öğrenmek mümkün!
Bir örnekte, düşman casusu rolüne giren bir berberin, subaylardan aldığı bilgileri küçük notlar halinde jilet kutularının içine sakladığı ve bunları gizlice bir ajan aracılığıyla düşmana ulaştırdığı anlatılıyor.
Yani, saç kestirmeye gittiğinizde fazla konuşmamakta fayda var!
Boşboğazlıkla Kaybedilen Savaşlar
Kitap, boşboğazlığın savaş kaybettirebileceğini ciddi bir dille anlatıyor ama biz bunu biraz daha renkli hale getirelim. Düşünün ki, bir grup asker trende yolculuk yapıyor. Bir tanesi heyecanla anlatıyor:
“Kardeşim, biz filanca cepheye gidiyoruz. Komutan dedi ki…”
Tam o sırada yan tarafta oturan “sıradan bir yolcu”, aslında düşman casusu! Adam trenden iner inmez bir telgraf çekiyor ve tahmin edin ne oluyor? O askerler daha cepheye varmadan düşman tarafından pusuya düşürülüyor.
Yani, “Azıcık ketum olun beyler!” diyor kitap.
Şeker Gibi Casusluk!
En tatlı casusluk hikâyelerinden biri de hediye edilen çikolatalar! Ama bu çikolatalar, öyle bildiğimiz çikolatalardan değil…
Kitaba göre, düşman ajanları bazen küçük hediyeler, mendiller veya çikolatalar aracılığıyla gizli mesajlar iletebiliyormuş. Çikolata kâğıdının içine şifreli mesaj yazılıyor, hatta bazen görünmez mürekkeple önemli bilgiler ekleniyormuş. Asker, “Aa, ne güzel hediye gelmiş” diyerek bunu alıyor, ama aslında farkında olmadan düşmana bilgi taşıyan bir araç haline geliyor.
Demek ki, biri size durduk yere çikolata veriyorsa, bir kez daha düşünmekte fayda var!
Bugün Casusluk Nasıl Yapılıyor?
Kitapta geçen olayların büyük kısmı 20. yüzyılın başlarına ait olsa da, bazı şeyler hiç değişmiyor. Bugün de sosyal medyada gereksiz paylaşımlar yapmak, konum bilgisi vermek veya şirket sırlarını istemeden paylaşmak modern casusluk teknikleri arasında yer alıyor.
Mesela:
- Sosyal medyada "Şu an tatildeyim" diye paylaşım yaptığınızda, evinizi boş gören hırsızlar hemen harekete geçebilir!
- Bir iş görüşmesinde rakip firmadan biriyle konuşurken "Biz yeni projeye başlıyoruz" demek, o firmanın sizin adımlarınızı takip etmesine neden olabilir.
- Askerî birlikler hâlâ "selfie casusluğu" yüzünden sıkıntı yaşıyor. Bir asker, cephede bir fotoğraf çekip paylaştığında, düşman konumlarını kolayca belirleyebiliyor.
Yani, eski usul casusluk teknikleri aslında hâlâ iş görüyor!
Sonuç: Casuslara Karşı Kendimizi Nasıl Koruyabiliriz?
Casuslardan Korunma Rehberi bize şunu söylüyor: Her duyduğunuza inanmayın, her bildiğinizi anlatmayın ve her hediyeyi kabul etmeyin!
Düşman casusları her yerde olabilir. Bazen bir berber, bazen bir tatlı dilli misafir, bazen de masum görünen bir çikolata… Bugün için de en önemli ders şu: Fazla konuşmak, savaş kaybettirebilir!
O yüzden, “Söz gümüşse, sükut altındır” atasözü burada tam yerine oturuyor.
Ve kim bilir? Belki de bu makaleyi okurken, casuslardan korunmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamışsınızdır!
Saygılarımızla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.