
İsmet TAŞ
KORKULAN OLDU! 16 YAŞINDAKİ BİR ÇOCUĞU KİM KATİL YAPTI?
İnanılır gibi değil! Bizim kadar anlaşılmayan bir ülke var mıdır siz düşünün? Son yüzyılın en önemli olayı oluyor, bizim sosyal medya dahil yazılı ve görsel basınımız, bir partinin iç işleri olan bir olayla yatıp kalkıyor.
Ana muhalefet partisinin il kongresinde olan usulsüzlükten, yolsuzluktan veya sahtekârlıktan dolayı (adına ne derseniz deyin) mahkeme bir karar veriyor, aynı parti bu kararın uygulanmaması için hukuk dışı her türlü yola başvuruyor. Üstelik olayın olmasına neden olanların tamamı yani şikâyetçi olanda, taraf olanda, suçlananda aynı partiden. Yani tamamen bir siyasi partinin iç işleri.
Bu böyle değilmiş gibi, istisnasız bütün yazılı ve görsel basın, 24 saat esasına göre yayın yapıyor.
Diğer taraftan İzmir de 16 yaşındaki bir çocuk eline pompalı bir tüfek alarak polis merkezini basıyor. İki polisimizi şehit ediyor iki polisimizi de yaralıyor. Öncelikle şehit olan polislerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun. Yaralı polislerimize acil şifalar diliyorum.
Şimdi kendimize soralım, hangi olay daha önemli? Hangi olay birinci haber olmalı? Hangi olay enine boyuna tartışılalı?
Bu ülke birçok terör olayları gördü. Canlı bombalardan tutunda, toplu saldırılara varıncaya kadar. Saldırgan katil çocuklardan tutunda, mafyavari çocuklara varıncaya kadar. Ama 16 yaşındaki bir çocuğun devletin bir kurumuna silahla saldırmasını üstelik hedef gözeterek bilinçli, bile isteye tek başına saldırmasını hiç görmedi.
Okulların açıldığı şu günde, böyle bir olayın olması son derece manidar olmasının yanı sıra, gördüğümüz kadarı ile çok fazla kimseyi tedirgin etmiyor ki bir partinin iç işleri ile uğraşmaktan bu olayın konuşulmasına fırsat bir türlü gelmiyor. Gelse de son derece cılız söylemler.
Bu tür olaylara Batı da özellikle de ABD de rastlanıyordu. Okul basan çocuklar veya toplu katliam yapan çocuk yaştaki gençler gibi.
Ve korkulan oldu. Batının her türlü pis ve aşağılık hayat tarzlarını örnek aldığımız gibi, şimdi de çocuk katilleri görür olduk.
Olayın arkasında ister DEAŞ ister PKK veya hangi terör örgütü olursa olsun fark etmez. Sonuçta 16 yaşındaki bir çocuk katliam yaptı. Hem de hedef gözeterek, bile isteye.
Peki, olaydan etkilenmeyen var mı o yaştaki çocuğu olan veya olmayan? Hukukun alanına giren bir partinin iç işleri beni zerre kadar ilgilendirmiyor ama bu olay beni derinden ilgilendiriyor. Başta çocuğu olan herkesi.
Asıl konuşulması gereken, çocuklarımızı böyle bir faciadan nasıl uzak tutabiliriz? Yıllarca yazdık, LGBT, madde bağımlılığı tehlikelerinden, çocuklarımızı nasıl korumamız gerektiğinden. Ciddi de bir mesafe alındı. Ancak bu durum oldukça farklı ve daha da ürkütücü.
Anne-baba olarak hiçbir gerekçenin altına sığınmayalım. Suçlu da aramayalım. Suçlular belli! Bu gün o çocuk ortalığı kan gölüne çevirdi. Peki, bunu yarın bizim çocuğumuzun yapmayacağını kim garanti edebilir?
Genelde çocuklarımızı yetiştirirken ne diyoruz? Bırakalım kendi kararını kendi versin, nere gittiği, kiminle arkadaşlık ettiği veya internette kimlerle yazıştığı, hangi oyunları oynadığı veya nelere ilgi duyduğu gibi daha birçok konuyu es geçersek, bunun adına da,”özgür yaşam” diyerek çocuklarımızla ilgilenmezsek, ya madde bağımlısı olacak, ya LGBT sapkını ya da eline silahı alacak masum insanların kanını dökecek.
Tamam, çocuğu ile yeteri kadar ilgilenmeyen aile suçlu. Peki ya öğretmenler. Öğrencisi ile ilgilenmeyen, onların sorunlarını, sıkıntılarını, problemlerini görmemezlikten gelen öğretmenlerimize ne demeli? (sorumluluk sahibi öğretmenlerimizi tenzih ediyorum) Bir öğretmenin bir öğrenciyi ihmal etmesi, İlgilenmemesi, görmemezlikten gelmesi, anne ve baba ile yeterince iletişime geçmemesi, öğrenciyi yeteri kadar mevcut tehlikelerden koruyamaması asla kabul edilemez.
Peki devletimiz! Anne ve babaya çocuk eğitimi konusunda yeteri kadar bilgilendiriyor mu? Okullara bu konuda her türlü desteği veriyor mu? Suça meyilli çocukların takibi yapılıyor mu? Çocuklarımızı, terör örgütlerinden, uyuşturucu baronlarından, LGBT belasından yeteri kadar uzak tutup koruyabiliyor mu?
Aile, okul, devlet, ortaklaşa olarak bu ve benzeri sorunların üzerine bilinçli bir şekilde gitmediği için Allah beterinden korusun, çocuklarımız ellerimizden kayıp gidiyor.
Ve basın! Evlere şenlik! Çocukların karşılaştıkları veya karşılaşabilecekleri tehlikelerle ilgili yayınlar yapmak yerine, nelerle ilgilendikleri herkesin malumu. Oysa ki çocuklarımızın hiçbir şekilde kimsenin eline düşmemesi için görev ve sorumluluk bilincinde olması gerekmiyor mu?
Son sözümüzde siyasilere. Çekin ellerinizi çocuklarımın üzerinden. İstanbul’da yapılan ve polise saldıran bir mitingde, lise öğrencisi bir çocuğa sorulan soru ve alınan cevap son derece manidar. Polisle çatışan bir öğrenciye, “ne işin var burada niye okulunda değilsin?” Sorusuna, “ülkeyi kurtarmaya geldim!”
16 yaşındaki bir çocuğun eline silahı alıp masum insanları katletmesinin sorumlusunun kimler olduğuna siz karar verin. Ve elbette hiç kimse “bana ne” deme lüksüne sahip değil.
Çocuklarımıza sahip çıkalım. Biz çıkmazsak görüldüğü gibi birileri sahip çıkıyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.