Aysel Ayşe Aygün Özer
“Yeni Yıla Girerken: Umudu Yeniden Kurmak”
2026’ya girerken takvimden çok niyet değiştirmenin eşiğindeyiz. Çünkü yıllar kendi başına ne kötü ne de iyidir; onları ağırlaştıran ya da hafifleten, insanların neyi görmezden geldiği ve neyi ciddiye aldığıdır. Geçmiş yıl bize neyin eksik olduğunu fazlasıyla gösterdi. Şimdi mesele, o eksikleri süsleyerek unutmak değil, sağlam temellerle tamamlamaktır.
Bu ülkenin umudu büyük sözlerde değil, küçük ama gerçek adımlarda saklı. Adil bir gelir dağılımı, liyakatin gerçekten esas alındığı kurumlar, emeğin karşılığını bulduğu bir düzen… Bunlar soyut dilekler değil; gerçekleşmediğinde toplumun tamamını yoran somut ihtiyaçlar. 2026’nın bize getirmesini istediğimiz şey mucize değil, makul olanın normal hâle gelmesidir.
En çok da insan hayatının değeri konusunda ortak bir dil kurmaya ihtiyacımız var. Şehitler, hastalıklar, kazalar, ihmaller… Her kayıp, “alışılacak” bir durum gibi geçiştirildiğinde toplum biraz daha sertleşiyor, biraz daha hissizleşiyor. Yeni yıl, acıya karşı duyarsızlığın değil, sorumluluğun arttığı bir yıl olmalı.
Umudu romantikleştirmeden savunmak gerekiyor. Umut, her şeyin kendiliğinden düzeleceğine inanmak değildir; düzelmesi için aklı, vicdanı ve hafızayı birlikte çalıştırmaktır. 2026’ya girerken dileğimiz tam da bu olsun: Unutmayan, sorgulayan ve vazgeçmeyen bir toplum.
Yeni yılın en büyük vaadi şudur: Aynı hataları tekrar etmek zorunda değiliz. Eğer gerçekten istersek, daha adil, daha sakin ve daha insanca bir hayat mümkün. Takvim değişti; şimdi sıra bakış açımızda.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.