
İrfan Paksoy
Gazi Meclis’in açılışına dair-3
GENEL…
TBMM’nin açılışının 105. Yıldönümünün arifesinde olduğumuz bugünlerde Gazi Meclis’in açılışını, süreci esas alacak şekilde bir seri makalemizle anacağız. Konuya ilişkin daha önceki iki makalemizde Gazi Meclis’in açılışı öncesindeki önemli olaylardan I. Dünya Savaşı’nı sonlandıran mütârekeler, Mondros Mütârekesi, ülkenin yer yer işgâl edilmesi, azınlıkların bağımsızlık heveslerinden, Millî Mücâdele’nin başlangıcı, kongreler, İstanbul’un işgâli, Malta Sürgünleri, Mebûsan Meclisi’ne baskın yapılması ve kapanması ile İstanbul’un işgâline Anadolu’nun tepkisinden bahsedilmişti. Konunun devamı mâhiyetindeki bugünkü makalemizde de Ankara’da olağanüstü bir meclis kararı, eşzamanlı İstanbul’daki gelişmeler, 23 Nisan’a doğru yaşana gelişmeler ile kutlu bir tarih ve görklü bir açılıştan bahsedilmektedir.
ANKARA’DA OLAĞANÜSTÜ BİR MESLİS KARARI…
Madem ki artık memleketin mukadderatına el koyacak bir makam yoktu, o hâlde bunu tesis etmek lazımdı. Bunun için de Ankara'da milletin temsilcilerinden ibaret olağanüstü yetkiye sahip bir meclis kurmak ve milletin idaresini bu meclise vermek gerekiyordu.
Mustafa Kemâl Paşa, 19 Mart 1920 tarihinde Temsil Heyeti adına, illere, sancaklara [1] ve kolordu komutanlıklarına bir genelge göndererek Olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin Ankara’da toplanması kararını ilgililere duyurdu ve yeni seçimlerin yapılmasını istedi.
Bu genelgede, İstanbul’dan Anadolu'ya geçen milletvekillerinin haklarının saklı tutulacağı da bildiriliyordu.
EŞZAMANLI İSTANBUL’DAKİ GELİŞMELER …
İtilaf Devletleri, Anadolu’daki Millî Mücâdele’yi suçlayan bir bildiri hazırlanmasını isteyince Sadrazam Salih Hulusi (Kezrak) Paşa [2] görevde kalamayacağını anladı ve 2 Nisan’da istifa etti.
Görev, Tevfik (Okday) Paşa’ya [3] teklif edildiyse de o kabul etmedi. Bu gelişmelerin ardından 5 Nisan’da Damat Ferit Paşa [4] yeniden Sadrazamlığa getirildi.
Saray ve İstanbul Hükûmeti, Müttefik (İşgâl) Ordusu Komutanının, İngiliz, Fransız ve İtalyan Yüksek Komiserlerinin isteklerini yerine getirerek durumu idare etmeye çalışıyordu.
Mebûsan Meclisi, 11 Nisan’da Sultan Vahidettin’in kararıyla dört ay içinde tekrar toplanmak kaydıyla kapatıldı.
Sultan Vahidettin’in Mebûsan Meclisi için fesih kararını almasında, Meclisin Anadolu’da toplanabileceği endişesi önemli rol oynamıştı.
23 NİSAN’A DOĞRU…
Ancak bu karar Ankara’daki olağanüstü meclisin toplanmasına engel olamayacaktır.
Bu süreçte İstanbul’da kapatılan Meclisin birçok üyesi de Mustafa Kemâl Paşa’nın davetine uymak suretiyle Ankara’ya gelerek Büyük Millet Meclisi (BMM)’ne katılacaktır.
Artık İstanbul merkezli meclislerin yerini Ankara merkezli meclisler alacaktır. Anadolu’da yürütülen Millî Mücâdelenin gerçekleştirilmesi de BMM ile olacaktır.
Mustafa Kemâl Paşa’nın askerî birlikler ile vilayetlere göndermiş olduğu 21 Nisan 1920 tarihli telgrafta, Meclisin toplanmasının maksadının, memleketin bağımsızlığını sağlamak, Hilafet ve Saltanat makamını düşmanların elinden kurtarmak olduğu belirtilmektedir.
22 Nisan Perşembe günü de tüm askerî ve mülkî erkâna gönderilen telgrafta, 23 Nisan Cuma günü Meclis açılarak vazifeye başlayacağından, o günden itibaren, sivil ve askerî tüm makamların ve bütün milletin yegâne yetkili makamın Ankara’da toplanacak Meclis olacağı duyurulur.
KUTLU BİR TARİH VE GÖRKLÜ BİR AÇILIŞ…
23 Nisan 1920 Cuma günü, başlarında Mustafa Kemâl Paşa olmak üzere İstanbul’dan gelen milletvekilleri ile yeni seçilen temsilcilerden kurulu Meclis üyeleri Hacı Bayram Camii’nde namaz kıldıktan sonra hep birlikte törenle Ulus’taki Meclis binasına gelinmiş, orada vatan ve milletin esenliği ve bağımsızlığı için dua edilmişti.
Meclisin en yaşlı üyesi olan Sinop Mebusu Şerif Bey geçici olarak Meclis Başkanlığına getirilmiş, böylece Büyük Millet Meclisi (BMM) açılarak vazifesine başlamıştı.
Şerif Bey’den sonra ilk sözü Mustafa Kemâl Paşa alarak Türk Milletinin takip edeceği siyâsetin esaslarını açıkladığı ve zamanın gerçeklerine uygun bir konuşma yapmıştı.
Not: Devam edecek
© 2025. Yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
SONNOTLAR
[1] Sancak, Osmanlı Devlet’inde mülkî taksimatında eyaletlerin alt birimi idi. Sancakların kaza, nahiye ve köyler gibi belli coğrafî sınırı vardı. Bir Osmanlı eyaleti günümüzde Türkiye’de mevcut bir vilâyetten çok daha geniş bir sınıra sahipti. Bir iki istisnâ ile bugünkü bir ilin genişliği de ancak bir Osmanlı sancağı genişliğindeydi.
[2] Salih Hulusi (Kezrak) Paşa (1864-1939), 1919 yılında Damat Ferit Paşa (10.03-04.10.1919) ve sonrasındaki Ali Rıza Paşa (02.10.1919-03.03.1920) hükümetlerinde Bahriye Nâzırlığı yapmış, 2 Mart – 5 Nisan 1920 döneminde de kısa süreli sadrazamlık yapmış, Tevfik Paşa (21.10.1920-01.11.1922) Hükûmeti döneminde de yine Bahriye Nâzırlığı yapmış bir Osmanlı devlet adamıdır. Saltanatın kaldırılmasından sonra (01.11.1922) da siyasetten çekilmiştir.
[3] Ahmet Tevfik (Okday) Paşa (1843-1936)Osmanlı devlet adamı ve son Osmanlı sadrazamı. II. Abdülhamit döneminin Hariciye Nâzırı olarak on dört yıl görev yaptıktan sonra II. Abdülhamid ve halefi V. Mehmet Reşat saltanatında, 13.04.1909-05.05.1909 tarihleri arasında, Vahidettin’in saltanatında ve İstanbul’un işgâl altında bulunduğu dönemde 11.11.1918-03.03.1919 ve 21.10.1920-04.11.1922 tarihleri arasında sadrazamlık yapmıştır.
[4] Damat Ferit Paşa (853-1923), Osmanlı diplomatı ve devlet adamı. Sultan Vahidettin döneminde 04.03.1919-30.09.1919 ve 05.04.1920-17.10.1920 tarihleri arasında iki kez sadrazamlık yapmıştır. Millî Mücâdele’ye amansız muhalefetinden dolayı savaştan sonra Yüzellilikler Listesine alınmış ve “vatan haini” olarak ilan edilmiştir. 1922 yılında yurt dışına kaçmış, Fransa’ya sığınmış ve Nice (Fransa)’da ölmüştür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.