Sefer Aşır Eraslan
Muhalefet
Kaht-ı rical dönemi mi yaşıyoruz bilmem. Olanlara bakıp etrafa bakıp sanki çaresizce bir girdaba doğru yol almaktayız. Allah korusun sonu belli olmayan ancak felaket olacağı mutlak olan bu belirsizlik kısa zamanda çözülür mü? Bile bile böyle bir uçurumun kenarına itildiğimizi düşünmek bile istemiyorum.
Memleketin içerisindeki ekonomik kriz gelir geçer ancak bu sıkıntılı zamanda ABD ve ortakları hem Irak’tan hem de Suriye’den bir kıskaç operasyonu yaparak kötü sona mı götürüyor bu tehlikeli sessizlik? Iran tarafından desteklenen ABD tarafından güçlendirilen Talabani’nin veletleri kendi sonlarını hazırladıklarından habersizdir.
Adeta son darbeyi vurmayı bekliyorlar. Devleti yönetenlerin perişan halleri de ürkütüyor. ”El öpecek” kadar kendinden habersiz devlet adamları, geleceği ve tehlikeleri nasıl görebilir? Irak’ta eğitilen ve artık savaşa hazır olan bölücü köpekler nasıl yok edilir? Ekonomik sıkıntıya razıyız ancak vatanımdan “cüdaya” asla razı olmayız.
Özgür Özel Bey’den epeyce bir zamandır bahsetmek istiyorum, lakin belki acemiliği geçer diye bekledim. O’nun acemiliğini bilen gören uyanıklar da üzerine çullanıyorlar. Yani devleti yönetmeye aday insanlar Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Yavaş ve Özel’den mi ibaret? Bir Demirel neden çıkmaz? Fransa’da, Makron, Sarkozy gibi ufku dar harap adamların varlığını gören halk herhalde ”ey Deugol, Chirak neredesiniz kalkıp da kurtarın şu Fransa’yı” diyordur. Bizim Demirel’i aradığımız gibi.
Özgür Özel aday olduğunda hep “bu aday tavşan aday” dedim. Ama yanılmışım. Tavşan aday olsa çekilir meydan boşalırdı. Şimdi ne dolu olduğu ne boş olduğu belli. Yani muhalefet liderliği boşlukta. Sayın Erdoğan’ı AKP’de ziyaretinde 23-Nisan çocukları gibi sevinçli, heyecanlı, mutluydu. Ziyaretine gittiğiniz insan sizin rakibiniz. Bu davranışlar usta olan Sayın Erdoğan’ın hesabını kolaylaştırmıştır. Kendi mekanında ellerini ovuşturan, oturuşunu karşısındaki bir büyüğe saygıda kusur etmeyen bir genç tavrıyla karşılamıştır.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın iade-i ziyaretlerinde de daha fazla kendisini belli etti. Nerede duracağı, nasıl duracağı, ne diyeceği” uzun uzun çalışılmış ancak müsamereye veya 23 Nisan Bayramında şiir okumaya çıkacak olan çocuğun heyecanı ile adeta uçuyordu. Oysa Muhalefet lideri, yeni bir zafer kazanmış(!)seçim meydan muharebesine hazırlanan komutan, daha vakur, daha kendinden emin, daha öz güveni tavan yapmış bir insan olarak karşılamalıydı. Çünkü karşısındaki ziyaretçi bir partinin genel başkanı.
Bir okul açılışına gelecek olan Rahmetli Demirel’den önce hazırlıklar yapılıyor. Bir ilköğretim oklu bu. İlkokul öğretmeni idarecisi ve diğerleri” şöyle mi hitap etsek, böyle mi hitap etsek” diye günlerce prova yaptılar. Oysa Merhum Demirel hitaptan çok yapılan işin güzelliğini görmek istiyordu. İşte Sayın Özel de tahminim çok prova yapmış. Alışacak elbette.
Özgür Bey’i her gördüğümde ilkokul sınıflarında başkan olan gençleri hatırlarım. Bir yolunu bulmuş başkan olmuş. Ancak sınıfa söz dinletemiyor. Kimse onu dikkate alıp sessizce öğretmenlerin derse gelişini beklemiyor. Başkan da” seni tahtaya yazar, öğretmene veririm” tehdidiyle susturmaya çalışır. Ancak şayet öğretmen kızar azarlar hatta cezalandırırsa ders sonunda o kendisini dikkate almayan arkadaşlarından yiyeceği zılgıtı hesap ederek öğretmen gelip kapıyı açmadan tahtaya yazdıklarını siler. ”Öğretmen “neden sildin” dediğinde, ”yok bir şey” der. Ancak daha sonra aynı şeyler olacağı için başa çıkamaz o laf dinlemeyen arkadaşlarıyla. İşte Sayın Özel böyle bir lider profili çiziyor. Grup başkanvekilliği yarışında kendi söylediği adama rakip çıkıyor, ”çekil” dense de takmıyor. O da başkasından onun sözünü dinleyen birisinden yardım istiyor.
Yakındaki tüzük kurultayında “Sayın Kılıçdaroğlu aday olsun”derlerse şaşmam.Ancak Sayın Kılıçtaroğu lütfen artık aday olmayaınız.Bu memleketin hayrına bir iş olacaktır.Bir güzellik yapıp ,memleketin hayrını düşünüp aday olmazsanız size bir teşekkür yazısı yazıp bir de süprizim olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.