Türkiye hızla yaşlanıyor: Yaşlı bakım hizmetlerine hazır mı?

Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan nüfus sayımına göre, Türkiye yaklaşık 13 milyon nüfusa sahip, savaş mağduru, yorgun ve orta yaşlı bir ülkeydi. 1923-1960 yılları arasında dünya ortalamalarıyla benzer bir nüfus artış hızı gözlemlenirken, gelişmiş Batı ülkelerinde uygulanan nüfus planlaması nedeniyle bu ülkelerin artış hızı düşmüş, Türkiye'de ise 1960-1980 yılları arasında oldukça hızlı bir nüfus artışı gerçekleşmiştir.

Türkiye'nin çiftçi toplum yapısı ve köyde yaşayan nüfus nedeniyle, insan gücüne duyulan ihtiyaç 1980 yılına kadar kabul edilebilir bir artış olarak görülmüştür. Ancak, 1980'lerden itibaren başlayan hızlı kentleşme politikaları, aileleri şehir yaşamına uyum sağlamaya zorlamış ve çok çocuklu aileler, geniş konut bulma zorluğu, eğitim ve iş olanakları ile sosyal refah kaygıları nedeniyle, en fazla iki çocuk yapmaya başlamıştır. Bu durum, 1960-1980 doğumlular ile 1980 sonrası doğumlular arasında nüfus artış hızında önemli bir fark yaratmıştır.

İnsan yaşam döngüsünün doğal bir sonucu olarak yaşlanır ve bu süreçte doğumda olduğu gibi, yaşlılıkta da bakım ve ilgiye ihtiyaç duyar.

Türkiye, 2000'li yılların başında 1960-1980 arası doğan neslin fazlalığı ile, 20-40 yaş arası genç nüfusu en fazla olan ülkelerden biriydi. Ancak günümüzde nüfus artış hızı, 2000'lerin başında binde 2.5 iken, şimdi binde 1.2'lere kadar düşmüştür. Bu durum, ülkemiz açısından acil önlemler alınması gereken bir mesele olarak değerlendirilmektedir.

Ülkemizde 2023 nüfus sayımında 65-90 yaş arası nüfus 8 milyon üzerinde.45-65 yaş arsı nüfus varken 45-65 yaş arası nüfus 24 milyon üzerindedir.

1960-1980 yılları arasında doğan kişiler, günümüzde 45-65 yaş aralığındadır ve Türkiye artık yaşlı nüfusa sahip ülkeler arasında yer almaktadır. Önümüzdeki on yılda, bu nüfus grubu 55-75 yaş aralığına ulaşacak ve yaşlı nüfus hızla artacaktır. Bu durum, yaşlı bakım hizmetleri açısından devlet ve toplum için ciddi sorumluluklar doğuracaktır.

Yeni yapılan konut alanlarının 60-80 metrekare gibi küçük metrekarelerde olması, ailelerin yaşlı ebeveynlerle aynı konut içerisinde yaşamasını zorlaştırmaktadır. Geleneksel olarak, Türk toplumunda asgari 120 metrekare büyüklüğünde konutlarda yaşamak tercih edilirdi. Ancak bu konutlardan vazgeçilmesi, yaşlı aile fertlerinin çocukları ve torunlarıyla bir arada yaşamalarını imkânsız kılmaktadır.

TÜİK tarafından yapılan araştırmalarda ;

Yaşlıların deneyimlerinden faydalanılması gerektiğini belirten 65+ yaştakilerin oranı %81,9,

Kişilerin %54,6'sı ileri yaş döneminde evde bakım/gündüzlü bakım hizmeti alacağı,

Alışverişini kendi yapabilen 65+ yaştaki kişilerin oranı %55,1,

Mutlu olduğunu beyan eden 65+ yaştaki kişilerin oranı %64,1,

Evde bakım desteğine ihtiyacı olan 65+ yaştaki kişilerin oranı %16,4,

Torunu olup bakımıyla ilgilenen 65+ yaştaki kişilerin oranı %9,7,

Avrupa ülkelerinde, yaşlıların bir arada yaşadığı ve devlet eliyle bakım hizmetlerinin sağlandığı huzurevleri uygulaması mevcuttur. Ancak ülkemizin geleneksel ve muhafazakâr yapısı nedeniyle, huzurevi kavramı toplumda genellikle olumsuz karşılanmakta ve kabul görmemektedir. Oysa bu tür uygulamalar geliştirilmeye ve dönüştürülmeye muhtaçtır.

Öneri ve Çözüm:

  1. Yaşlı Bakım Merkezlerinin Yeniden Tanımlanması: Huzurevleri ve yaşlı bakım merkezleri, sadece bakım hizmeti sunan kurumlar olarak değil, aynı zamanda yaşlı bireylerin aktif bir şekilde topluma katılabildikleri, kendilerini değerli hissettikleri ve sosyal etkileşimlerini sürdürebildikleri alanlar olarak tasarlanmalıdır. Yaşlılar için çeşitli eğitim programları, el sanatları atölyeleri, spor ve hobi etkinlikleri gibi sosyal aktivitelere yer verilerek onların yaşam kaliteleri artırılabilir.
  2. Aile Destek Programları: Yaşlı bakım hizmetlerini yalnızca kurumsal çözümlerle sınırlı tutmak yerine, evde bakım hizmetleri desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Ailelerin yaşlı bireylere daha iyi bakabilmesi için devlet tarafından psikolojik destek, eğitim programları ve maddi yardım sağlanabilir. Ayrıca, bakım yükünü paylaşmak adına bakım sigortası gibi finansal destek mekanizmaları geliştirilebilir.
  3. Yaşlı Dostu Şehir ve Mahalle Tasarımı: Yaşlı nüfusun rahatça yaşayabileceği yaşlı dostu şehir ve mahalleler tasarlanmalıdır. Yollar, parklar ve sosyal tesisler yaşlı bireylerin ihtiyaçlarına göre düzenlenmelidir. Toplu taşıma araçları ve altyapı, yaşlıların kolayca hareket edebileceği şekilde dizayn edilmelidir. Ayrıca, her mahallede yaşlıların sosyalleşebileceği ve ihtiyaç duyduklarında yardım alabilecekleri sosyal merkezler kurulmalıdır.
  4. Teknolojik Destekli Yaşlı Bakım Hizmetleri: Günümüz teknolojisi, yaşlı bakımında önemli fırsatlar sunmaktadır. Yaşlıların sağlık durumlarını takip eden ve acil durumlarda uyarı veren akıllı cihazlar, evde kullanılan robotik asistanlar ve online sağlık danışmanlık hizmetleri yaygınlaştırılmalıdır. Bu tür teknolojiler, yaşlıların güvenliğini sağlarken, bakım verenlerin de iş yükünü hafifletecektir.
  5. Toplumsal Bilinçlendirme Kampanyaları: Yaşlılara karşı toplumsal farkındalığı artırmak ve onların ihtiyaçlarına dikkat çekmek amacıyla, çeşitli eğitim ve bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmelidir. Bu kampanyalar, yaşlılara gösterilen özenin ve saygının önemini vurgulamalı, aileleri ve gençleri bu konuda bilinçlendirmelidir.
  6. Gönüllü Programlarının Yaygınlaştırılması: Yaşlılara yönelik gönüllü destek programları geliştirilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Gönüllü gençler ve profesyoneller, yaşlılarla düzenli olarak zaman geçirebilir, onlara çeşitli konularda yardımcı olabilir ve toplumsal dayanışmanın artmasına katkı sağlayabilir. Bu sayede, yaşlılar hem yalnızlık hissinden kurtulur hem de topluma daha fazla entegre olabilirler.
  7. Sosyal ve Psikolojik Destek Hizmetleri: Yaşlı bireyler için psikolojik destek hizmetleri sunulmalıdır. Uzman psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarının çalıştığı merkezlerde yaşlılara düzenli olarak destek verilmeli, depresyon, kaygı bozukluğu gibi yaşlılıkta sık karşılaşılan sorunlara karşı önleyici çalışmalar yapılmalıdır. Ayrıca, yalnız yaşayan yaşlıların sosyal destek ağlarını güçlendirmek için komşuluk ilişkileri ve sosyal etkinlikler teşvik edilmelidir.
  8. Bakım Hizmetlerinde Mesleki Eğitim ve İstihdam: Yaşlı bakım hizmetlerinde görev alacak personelin sayısını artırmak ve kalitesini yükseltmek amacıyla, bakım alanında mesleki eğitim programları düzenlenmeli ve bu alanda istihdam teşvik edilmelidir. Nitelikli ve donanımlı personel, yaşlı bireylerin ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilir ve yaşam kalitelerini artırabilir.

Sonuç: Türkiye, hızla yaşlanan bir toplum olarak yaşlı bakım hizmetlerine yönelik ciddi bir hazırlık yapmak zorundadır. Hem toplumsal yapımıza uygun çözümler üreterek yaşlılarımıza daha iyi bir yaşam sunabilir hem de bu alanda gelecekte ortaya çıkabilecek sorunların önüne geçebiliriz. Yaşlılarımız, topluma kattıkları değer ve emekle, yaşamlarının bu döneminde hak ettikleri ilgiyi ve desteği fazlasıyla hak etmektedirler.

Saygılarımla,

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adem Öztürk Arşivi