Kongre Sonrası–4 Amasya Görüşmelerinin Önemi Ve Sonrası

Sivas Kongresi sonrasındaki önemli bir gelişme de İstanbul Hükûmetinin Bahriye Nâzırının (Denizcilik Bakanının), Temsil Heyeti ile Amasya’da görüşmüş olması, onunla bazı kararlarda uzlaşması ve dolaylı da olsa onu tanımış olmasıdır. Bugünkü makalemin konusu da Amasya Görüşmelerinin önemi ve sonrasına ilişkin olacaktır.

Amasya Görüşmelerinin Önemi…

Amasya Görüşmeleri sonunda yazıya geçirilen bütün kararlar “Temsil Heyeti Adına Mustafa Kemâl” imzasıyla kolordu komutanlarına bildirilmiş ve kendilerinden, irtibat içinde olunan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerini (MHC’leri) bilgilendirmeleri istenmiştir.

Mustafa Kemâl Paşa’nın Amasya’dan Sivas’a döndükten sonra arkadaşlarını topladığında vurguladığı gibi; “Millî Teşkilâtın ve Temsil Heyetinin, Kabine tarafından resmen tanınmış bir siyasî heyetle (…) müzâkereleri sonucunun “protokol” olduğu, [bu protoklün de] merkezi hükûmetin temsilcisi olan Bahriye Nazırı’na kabul ve imza” ettirilmesi önemli bir kazanımdır. Mustafa Kemâl Paşa’nın Amasya’dan Sivas’a döndükten sonra arkadaşlarına Amasya’da heyetler arası görüşmeleri aktarırken kullandığı bu ifadeler not defterinde de aynı şekilde yer almaktadır.

Türk-Ermeni ihtilafına bakış açısından da Bahriye Nâzırı Salih Hulusi Paşa ile Sivas’taki de facto (mevcut) yönetim olan Temsil Heyeti adına Mustafa Kemâl Paşa ve iki arkadaşının Amasya Mülâkatı’nda vardıkları uzlaşma çok önemlidir.

Görüşmelerin İstanbul Basınına Yansıması…

“Amasya Mülâkatı / Görüşmeleri” konusunda İstanbul gazeteleri 24 Ekim 1919 tarihli nüshalarında “Amasya müzakereleri tam bir anlaşma ile neticelendi” başlıkları altında buluşmayı haberleştirmişlerdir.
25 Ekim’de de Bahriye Nâzırı, kabineye Amasya’da yapılan görüşmeler hakkında bilgi verirken aynı anda Mustafa Kemâl Paşa’nın Amasya’dan telgrafla yabancı basına verdiği mülâkatın Türkçe tercümesi Vakit gazetesinde yer almıştır.

Le Temps Gazetesinin Suallerine Verilen Cevaplar…

Fransız Le Temps gazetesi muhabiri François Psalty’nin sorularına telgrafla verilen cevaplar arasında bilhassa da Ermeni Meselesi üzerine olanı kesin bir kararlılık vurgusu taşırken; “Millî Teşkilât”ın “yol haritası” da açıklanmaktadır:

Soru: Ermeni meselesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerinden pek sınırlı şekilde bir miktar arazi verilmesine taraftar mıdırlar?

Cevap: Osmanlı hududu dışında oluşmuş bir Ermenistan’ı memnuniyetle görürüz.

Soru: Seçimlerden sonra Millî Teşkilât kaldırılacak mıdır?

Cevap: Millî Teşkilât’ın millî iradeyi egemen kılmaktaki amacı, Mebûsan Meclisinin toplanarak yasama hukukuna ve kontrol vazifesine tam bir emniyet ve serbestî ile fiilen sahip olmasıyla gerçekleşecektir. Millî Meclis’in her türlü taarruz ve müdâhaleden korunmuş bir şekilde tam bir ciddiyetle vazifelerini yapmaya başladıktan ve bu da fiilen doğrulandıktan sonra [Millî Teşkilatın] bugünkü faaliyet tarzında varlığını devam ettirmesine sebep kalmamış olacağından, Millî Teşkilât Tüzüğü gereğince çalışmalarına son verecektir.”

Padişah’ın Olumsuz Tutumu…

Amasya’da imzalanan protokollerle İstanbul Hükûmeti, Anadolu’daki hareketi “isyan” olarak suçlamaktan vazgeçmiştir. Ne var ki, Sultan Vahdettin’in tutumu yüzünden Sadrazam Ali Rıza Paşa’nın kısa sürede istifa etmek zorunda kalışı ve millî bütünleşmeyi önlemek için pusuda bekleyen işgâl güçlerinin yeni baskı hareketlerine girişmesi yüzünden İstanbul ile Anadolu’nun birlikte atabileceği adımları daha başlarken sonuçsuz kılmıştır.

Yeni Bir İktidar Gücü…

Mondros Mütarekesi (30.10.1918) hükümlerinin uygulanmasıyla birlikte Anadolu’da iki iktidar odağı oluşmuş olup bunlardan biri Sultan’ın yetkilendirdiği ve Meclisin güvenoyuna sahip meşrû iktidar, diğeri ise işgâl kuvvetlerinin oluşturdukları yabancı güç odağıdır.

Amasya Tamimi (22.06.1919) ise yeni bir iktidar gücünün ilk habercisidir. Nitekim bu yeni güç odağı üç-dört aya kalmadan Mustafa Kemâl Paşa liderliğinde Anadolu’da dolaşan yabancı temsilcilerle ve İstanbul Hükûmeti ile ayrı ayrı masaya oturma becerisi göstermek suretiyle kendisini kanıtlamıştır.
Erzurum Kongresi (23.07-10.08.1919) ile Sivas Kongresi (04.11.09.1919) ve onlar adına hareket eden Temsil Heyeti, millî direnişin sivil ve askerî kuvvetlerini teşkilatlandırmak ve yönetmek üzere fiilen sahnede yerini almıştır.

Sonuç…

Bu anlamda Amasya Görüşmeleri’nde (20-22.10.1919) kabul edilen “Amasya Protokolleri”; vilayetlerin seçilmiş temsilcilerinden oluşan Erzurum ve Sivas Kongrelerinden destek alan milliyetçilerin, İstanbul’daki hükûmetle “protokol” yapabilecek kadar güçlendiklerini tescil eden tarihî belgelerdir.
Kısa sürede oluşan Anadolu’daki bu fiilî güç odağı, Ankara’da toplanan TBMM (23.04.1920) ile “kurucu iktidar” niteliği kazanmış; kendi yasama, yürütme ve yargı organlarına da kavuşmuş; bu organlar ile de Anadolu’da iktidar büyük ölçüde Mustafa Kemâl Paşa’nın liderliğindeki milliyetçilerin kontrolüne geçmiştir.

Not: Konuya ilişkin sonraki gelişmeler de zaman zaman okuyucularla paylaşılacaktır.

© 2024. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

KAYNAKLAR

Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Bateş Yayınları, İstanbul 1980; Hikmet Özdemir, “Amasya Mülakatı”, https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/amasya-mulakati/, Erişim Tarihi: 8.12.2024; Hikmet Özdemir, Amasya Belgelerini Yeniden Okumak, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2010; Mazhar Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürk’le Beraber, Cilt I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 4. Baskı, Ankara 1997; Mustafa Kemâl Atatürk Nutuk, Biz Bize Basın Yayın Eğitim Hiz. San.Tic.Ltd.Şti., Ankara 2007; Zekeriya Türkmen, “Ali Rıza Paşa Hükümeti Kuva-yı Milliye İlişkileri”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Yıl: 2000, Cilt: 16, Sayı: 46, https://dergipark.org.tr/tr/pub/aamd/ issue/ 54908/ 752494, Erişim Tarihi: 8.12. 2024.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Paksoy Arşivi