Bir millî siyaset belgesi: Misak-ı Milli (3)

GENEL

Toplam altı bölümden oluşan 28 Ocak 1920 tarihinde son Osmanlı Mebusân (Yasama) Meclisi tarafından kabul edilen ve 17 Şubat 1920 tarihinde de kamuoyuna duyurulan Türkiye'nin barışa yönelik temel ilkelerini ifade eden beyannâme ve resmî belge olan Misak-ı Millî süreci ve önemini içeren bu yazı dizisi kapsamında bugün okuyucularla yazı dizisinin üçüncü bölümü paylaşılmaktadır.

PARİS’TE AŞAĞILANMA…

6 Haziran 1919 tarihinde Paris Konferansı’na katılmak üzere Fransa’ya giden Damat Ferit Paşa başkanlığındaki Osmanlı Heyetine yapılan muamele, tüm millî duyguları ayaklar altında alırcasına ve emsâli görülmemiş bir şiddette olur. Damat Ferit Paşa Paris’teki müzâkereler esnasında Fransa Başbakanı Clemenceau ve İngiltere Başbakanı Lloyd George tarafından da aşağılanmaya mâruz kalır. Osmanlı temsilcilerinin, Clemenceau tarafından Fransa’da istenmeyen kişi ilan edilmesi üzerine 4 Temmuz 1919 tarihinde Osmanlı Heyeti Paris’ten ayrılır. Damat Ferit Paşa ve heyet üyelerinin Fransa’dan kovulması İstanbul’da çok kötü bir hava yaratır.

PARİS’E MESAJ VE İŞGÂLLERİ PROTESTO…

18 Eylül’de Mustafa Kemâl Paşa, Paris’teki Müttefikler Yüksek Konseyine, Damat Ferit Paşa başkanlığındaki heyetin halkın iradesini temsil etmediğini bildirerek, Anadolu’daki işgâlleri protesto eder.

Paris Barış Konferansı’nda yaşanan başarısızlık, pahalılık ve yoksulluk ile Anadolu’dan sağlanan vergi gelirlerinin artık İstanbul’a gönderilmesinin Kuvâ-yı Milliye yanlıları tarafından engellenmesi sonucu Damat Ferit Paşa Hükûmeti itibarını ve otoritesini kaybeder.

İSTİFA VE POLİTİK ZAFER…

Mustafa Kemâl Paşa’nın Heyet-i Temsiliye Başkanı olarak, milletin Kâbineyi istemediğini belirten ve Padişaha iletilmek üzere gönderdiği telgrafın Padişah’a iletilmemesi üzerine İstanbul’da meşru bir Hükûmet kuruluncaya kadar Anadolu ile İstanbul arasındaki haberleşmeyi keser.

Mustafa Kemâl Paşa’nın koyduğu bu tavır sonucu Damat Ferit Paşa Hükûmeti 2 Ekim 1919 tarihinde istifa eder. Böylece Kuvâ-yı Milliye politik bir zafer kazanır.

MÜTTEFİKLERİN ANADOLU’YA ARTAN İLGİSİ…

Bu süreçte Batılı Devletler de Anadolu’ya giderek artan bir ilgi duymaya başlarlar. ABD’den General Harbord (22.09.1919), Fransa’dan de Georges Picot (07.12.1919) Sivas’ta Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemâl Paşa ile görüşürler.

İngilizler ise bir yandan Anadolu’ya karşı politik kampanyayı yoğunlaştırırken, diğer yandan da sessizce Anadolu’dan askerî kuvvet çekerler.

YENİ SADRAZAM’A GÖNDERİLEN TELGRAF…

Yeni kâbine 3 Ekim 1919 tarihinde (bir anlamda Senato da addedilebilecek) Âyan Meclisi üyelerinden ve Anadolu ile ilişkileri sürdürebilecek ılımlı Ali Rıza (Sedes) Paşa tarafından kurulur. Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemâl Paşa aynı gün yeni Sadrazama çektiği telgrafta, Hükûmet, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin amaçlarına uyduğu takdirde, Kuvâ-yı Milliye’nin, Hükûmete yardımcı olacağını belirtir.

LORD CURZON’A GÖNDERİLEN TELGRAF…

Amiral John de Robeck’in Lord Curzon’a gönderdiği 3 Ekim 1919 tarihli telgrafta da Kâbinenin çoğunluğunun milliyetçi ve bazı üyelerin İttihat ve Terakkî Fırkası (İvTF) sempatizanı olduğu bildirilir ve bu arada özellikle, Sadrazam Ali Rıza Paşa, Harbiye Nâzırı Mersinli Cemal Paşa, Eski Nâfiâ (Bayındırlık) ve Harbiye Nâzırı Ferik (Korgeneral) Abuk Ahmet Paşa'nın milliyetçi harekete sempatileri üzerinde durulur. Amiral John de Robeck’e göre, Mersinli Cemal Paşa ile Ferik Abuk Ahmet Paşa, Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemâl Paşa liderliğindeki Millî Mücâdele’nin en kuvvetli destekçileridir.

AMASYA GÖRÜŞMELERİ…

Padişah ve Sadrazam, İstanbul’daki yönetimin meşruluğu üzerindeki tartışmaları durdurmak ve gerginliği azaltmak için Mebûsan Meclisini tekrar toplamaya ve Kuva-yı Milliye ile tekrar diyalog başlatmaya karar verdiler. Bu çerçevede, İstanbul Hükûmeti tarafından Bahriye Nâzırı (Denizcilik Bakanı) Salih Hulusi (Kezrek) Paşa, Temsil Heyeti ile görüşmeye memur edilir. Görüşme yeri, Amasya idi. “Amasya Mülâkâtı / Görüşmeleri” olarak değer kazanan bu toplantının (20-22.10.1919) en önemli sonucu Heyet-i Temsiliye ve Kuva-yı Milliye’nin İstanbul tarafından resmen tanınmasıydı. Ayrıca, Sivas Kongre kararları İstanbul hükümeti tarafından benimseniyor, kısa süre içinde de seçimlerin yapılması ve Meclisin de Ankara’da toplanmasında görüş birliği sağlanıyordu. İstanbul Hükûmeti böylece politik bir kuruluş olarak Temsil Heyeti’nin varlığını tanımış olur.

KOMUTANLAR TOPLANTISI…

Salih Hulusi Paşa İstanbul’a döndüğünden Hükûmetin de Padişahın da böyle bir çözüme karşı oldukları ortaya çıkar. Onlara göre Meclisin İstanbul dışında toplanması, Meclisin, Hükûmetle ilişkilerini çok zorlaştırabileceği gibi, bu durum Osmanlı’nın İstanbul’u terk etmeye hazır olduğu izlenimini de verebilirdi. Böyle bir zorluk ortaya çıkınca, Mustafa Kemâl Paşa, A-RMHC bünyesinde genişletilmiş bir Temsil Heyeti toplantısı düzenler. 16-29 Kasım 1919 tarihlerinde Sivas’ta gerçekleştirilen toplantıya Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adına Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemâl Paşa ile 3., 12., 15. ve 20. Kolordu Komutanları katılırlar. Herhâlde bu nedenle, bu toplantı Nutuk’ta Gazi Mustafa Kemâl Paşa tarafından Kumandanlar Toplantısı olarak ifade edilir. Toplantı sonunda, sakıncalarına ve tehlikelerine rağmen Mebûsan Meclisinin İstanbul’da açılması, milletvekillerinin İstanbul’a gitmeden önce Trabzon, Samsun, İnebolu, Eskişehir ve Edirne gibi şehirlerde toplanmaları sağlanarak durum hakkında bilgili kılınmaları kararlaştırılır.

Not: Devam edecek.

© 2025. Bu makalenin/yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Paksoy Arşivi