Saliha Yazan
Engellenen Instagram ve globalleşme
Bu hafta tüm Türkiye’nin gündemine oturdu sosyal medya platformu Instagram’a getirilen erişim engeli. Erişim engelinin bu kadar gündem olmasının nedeni, Instagram’ın bir fotoğraf paylaşım platformu olmaktan çıkıp bir ticari gelir platformuna dönüşmüş olması. Facebook uygulamasıyla Meta adı altında birleşen Instagram uygulaması diğer dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de birçok insanın ekmek kapısı artık.
Dijital pazarlama yapanlar, uygulama üzerinden reklam verenler ve reklam alanlar, influencerlar, eğitim verenler, eğitim alanlar v.b. Binlerce kişinin ücretsiz eriştiği platform yine binlerce kişiye iş imkânı sağlamakta.
Erişim engeliyle birlikte, Hamas lideri İsmail Haniye suikastine yapılan taziyeler yayınlanmadığı için engel konulduğu başta olmak üzere, birçok iddia atıldı ortaya.
Bütün bu iddialara karşılık İletişim Başkanlığı “katalog suçlar” işlendiği açıklamasını yaparak, içerikler kaldırıldığında erişim engelini hemen kaldıracaklarını bildirdi. Peki Instagram temsilcisine liste olarak sunulan nu katalog suçlar nelerdi? Atatürk’e hakaret, askerin şehit edilme görüntüleri, çocuk istismarı, fuhuş, kumara yönlendirme v.b. içerikler.
Öte yandan İYİ Parti Genel Başkanı ile CHP Şanlıurfa Milletvekili Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) Instagram’a erişim engeli kararına karşı Ankara İdare Mahkemesi’ne dava açtı.
Geçtiğimiz hafta Koç ve Kıraç ailelerini bir araya getiren Suna-İnanç Kıraç’ın kızları İpek Kıraç’ın Koç grubundan bağımsız kendi markasını tanıttığı davette bu hafta çok konuşulanlar arasındaydı. Davette dikkatimi çeken yazılı ve görsel medyadan çok dijital içerik üreticilerinin, influencerların ve dijital medyanın boy göstermesiydi. Bu davetle ilgili yazı yazan bir köşe yazarının, İletişim Başkanlığı’nı “kontrol edemediğinden Instagramı kısıtlamakla” eleştirmesi had aşmak bence.
Dijital pazarlama, dijital mülk, dijital içerik, dijital gelir, dijital platform, dijital medya günlük hayatın bir parçası haline geldi artık. Ankara basını da dijitalde önemli bir yol kat etmiş durumda.
Globalde kabul görerek global dev haline gelmiş bir firma yayın yaptığı ülkelerin yasalarına uymak ve temsilci bulundurmak zorunda. Arama motorunda bir konum değişikliği için yaptığımız şikâyetin bile kime gittiğini bilmezken, devletin kurumu kullanıcı adına müdahalede bulunmakla yetkili ve yükümlü.
Özgürlük ise gayet göreceli bir kavram. Kime göre özgürlük, neye göre özgürlük? Benim özgürlük dediğim başkasının tutsaklığı belki de? Kontrol edemediği için Instagram’ın kısıtlandığını söyleyen, söylemini özgürce dijitalde yayımlıyorsa kimse kontrolden bahsetmesin.
“Bir koltukta oturanı eleştiriyorsan, o koltuğa oturmak için çabala.” olmalı düstur. Globalleşmenin ve dijitalin kaçınılmaz olduğu bir çağda hele de bir sosyal medya platformu ülke gündeminde bu kadar konuşuluyor ve ülke ekonomisini olumsuz etkiliyorsa milli ve yerli platformlar kurmanın şart olduğu aşikâr.
Globale hizmet sunan milli ve yerli platformlarımızın artı ve eksilerini değerlendirdiğimiz yazılarda buluşmak temennisiyle…
Sağlıcakla kalın…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.