Kira enflasyonu ve barınma krizi: Çözümler nerede?

Ülkemiz son dönemde hem ekonomik hem de sosyal bir sorun olarak konut ve barınma problemi ile karşı karşıyadır. Konut problemi, enflasyonun ve temel yaşam maliyetlerinin ana bileşenidir. Bu sorun, hem bugünü hem de gelecek nesilleri etkilemektedir.

Cumhuriyet tarihinin dolar bazında en yüksek asgari ücreti açıklanmış olmasına rağmen (620 dolar), asgari ücretlinin geçim endeksinde ana gider kalemi kira ve barınma olmaya devam etmektedir. Ortalama 300-350 dolar civarındaki en düşük ev kirası, asgari ücretlinin kazancının yaklaşık %60'ını oluşturarak temel yaşamsal faaliyetlerini yerine getirmesine engel olmaktadır. Yani kira, ısınma ve aydınlatma gibi temel giderler asgari ücretlinin maaşını adeta eritmektir.

Sorunun Tespiti ve Çözüm Önerileri

Barınma giderlerinin yüksekliği, ekonomik yönetimin toplum üzerindeki baskıyı azaltarak enflasyonu kontrol altına alması gerektiğini göstermektedir. Örneğin, kira giderlerini düşürmek, dolaylı olarak hane halkı gelirinde reel artış yaratabilir. Bu, sadece bireylerin refahını artırmakla kalmaz, aynı zamanda genel ekonomik istikrarı da destekler.

Ancak bu durum ev sahipleri açısından sorunlar yaratabilir. Anadolu'da söylendiği gibi, bu iki tarafı keskin bir bıçaktır. Hem mülkiyet sahiplerinin hakkını hem de kiracıların barınma ihtiyacını dengeli bir şekilde gözetmek gerekir. Bu noktada çözüm önerileri şöyle sıralanabilir:

1. Kiracı ve Ev Sahibi Haklarının Dengelenmesi:

* Ev sahipleri için kira gelirlerinden alınan vergilerde indirim uygulanabilir.

* Kiracılar için belirli bir süre boyunca kira artışları sınırlandırılabilir.

2. İlk Konut Sahipleri İçin Teşvikler:

* İlk defa konut alacak aile bireylerine uzun vadeli, düşük faizli ya da faizsiz konut kredileri sağlanabilir.

* Vergi ve harçtan muafiyet getirilerek konut sahipliği teşvik edilebilir.

3. Birden Fazla Konut Sahiplerine Kısıtlamalar:

* Yatırım amaçlı konut alımlarına yönelik kredi faiz oranları yükseltilerek bu tür alımlar caydırılabilir.

* Ek vergi düzenlemeleri getirilerek birden fazla konut sahibi olanların sayısı sınırlandırılabilir.

Gelişmiş Ülkelerden Örnekler

Gelişmiş ülkelerde konut ve kira probleminin çözümünde devletin müdahalesi önemli bir rol oynamaktadır. Örnek olarak:

1. Almanya:

* Ev sahipleri kira artışı talep edebilir, ancak bu artış yasal sınırlarla (%15-20, 3 yıl içinde) sınırlıdır.

* Kiracının kira sözleşmesine uymaması durumunda tahliye davası açılabilir.

* Düzenleyici kurumlar ile kiracı ev sahibi arasında arabulucu sistemi vardır

2. Fransa:

* Ev sahipleri, kirayı piyasa koşullarına uygun şekilde artırabilir; ancak bu artışlar düzenlemelere tabidir.

* Kiracının zarar vermesi veya kira ödememesi durumunda sözleşme iptal edilebilir.

* Düzenleyici kurumlar ile kiracı ev sahibi arasında arabulucu sistemi vardır

3. İsveç:

* Ev sahiplerinin kira artışı talepleri yerel konut birlikleri tarafından incelenir.

* Kiracının tahliyesi gereken durumlarda hızlı tahliye süreçleri uygulanır.

* Düzenleyici kurumlar ile kiracı ev sahibi arasında arabulucu sistemi vardır

4. Birleşik Krallık:

* Kira depozitosu özel koruma hesaplarında tutulur.

* Ev sahibi, kiracının kira ödememesi durumunda tahliye başvurusunda bulunabilir.

* Düzenleyici kurumlar ile kiracı ev sahibi arasında arabulucu sistemi vardır

5. Hollanda:

* Ev sahipleri, kiracının kontrat süresini aşması durumunda kirayı yeniden düzenleme hakkına sahiptir.

* Kira artışları yerel yönetimlerce belirlenir.

Sonuç ve TÜİK Verilerinin Önemi

TÜİK'in 2021 yılı verilerine göre kirada oturan nüfus toplam nüfusun yaklaşık %39,30’udur.

• Ev sahibi olan hane halkı oranı %60,7;

• Kiracı oranı %27,6;

• Lojmanda oturanların oranı %1,2;

• Diğer (aile yanında kalan vb.) %10,5’tir.

Bu veriler, barınma krizinin çözümünde veri odaklı politikaların ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Türkiye'de bir yandan konut sahipliği oranını artırmaya çalışırken, diğer yandan kira piyasasında düzenlemeler yapmak gereklidir.

Barınma krizi, yalnızca bugünü değil, gelecek kuşakları da etkileyen bir sorundur. Ekonomi yönetiminin, bu alanda "sihirli bir dokunuş" yaparak kırk sorunu birden çözmesi mümkündür. Bu yönde atılacak adımlar, hem toplumsal refahı artıracak hem de ekonomiye uzun vadeli katkılar sağlayacaktır.

Saygılarımla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Adem Öztürk Arşivi