İrfan Paksoy
CUMHURİYET NASIL İLAN EDİLDİ? (4)
GİRİŞ…
Cumhuriyet’in İlanının 101. Yıldönümü münâsebetiyle kaleme alınan bu makele serisinin daha önceki bölümlerinde Lozan Barış Antlaşması sonrası Gazi Paşa’nın yeni hedefleri, Gazi Paşa’nın zihninde cumhuriyetin belirginleşmesi, siyasî çevrelerin cumhuriyete yönelik farklı algılamaları, devletin rejiminin ve adının konulması gerekliliği, 23 Nisan 1920 tarihinden itibaren devam eden Meclis Hükûmeti sisteminin zorlukları ve adeta çalışamaz hâle gelen Bakanlar Kurulu, Gazi Paşa’nın gözlem ve tespitleri, istifa eden Bakanların yerine seçilecek olan yeni Bakanların seçimi sürecinde meydana gelen krizin giderilmesine yönelik hamleler, meydana gelen hükûmet krizi, bu krize kalıcı çözüm bulmak için Çankaya’da yapılan zirvede önerilen modelden bahsedilmişti. Bugünkü makalede de anayasa değişikliği teklifi ve bu konuda Meclis’in kimi üyeleri nezdinde meydana gelen endişelerin giderilmesinden bahsedilmektedir.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TEKLİFİ…
29 Ekim’de her şey öngörüldüğü üzere cereyan eder. Halk Fırkası (HF) İdare Heyeti tarafından hazırlanan yeni Bakanlar Kurulu listesi de 29 Ekim 1923 sabahı toplanan HF Grubu tarafından reddedilir. Bu çabalardan da olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Anayasa değişikliği tasarısı, aynı gün öğleden sonraki HF Grubuna sunulur.
Hükûmetin kuruluş şeklinde esaslı bir yanlışlık vardı. Mevcut durum, her milletvekilinin “Bakan” seçimine iştirak etmesini ve dolayısıyla milletvekillerinin her bir Bakan üzerinde etkili olmasını gerektiriyordu. Artık sakıncaları anlaşılmış olan bu sistem, Gazi’nin tavsiyelerine uygun olarak, düzeltilmeliydi.
Sinop Mebusu [1] Kemâlettin Sami (Gökçen) Paşa, bir gece önce Çankaya’da mutabık kalındığı üzere, Gazi’den hakemlik etmesini ister. Önerge oylanır, Gazi gelir ve milletvekillerine hitap eder. Gazi, ortaya çıkan Hükûmet bunalımın aşılabilmesi için Anayasa’da bazı değişikliklere gidilmesini gerekli gördüğünü belirtir ve Edirne Mebusu İsmet (İnönü) Paşa da Anayasa Komisyonu’nun yaptığı değişiklikleri anlatır. Bu çerçevede bahse konu değişiklik teklifinde, (sadeleştirilmiş ifadeyle) Anayasanın;
- “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir. İdare şekli halkın geleceğini bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına dayanır.” şeklindeki 1’inci maddesine Türkiye Devleti’nin hükûmet şekli Cumhuriyettir. cümlesinin eklenmesinin,
- “Yürütme ve yasama yetkileri milletin yegâne ve gerçek temsilcisi olan Büyü Millet eclisi’nde toplanır” şeklindeki 2’nci maddesinin “Türkiye Devletinin dini İslâmdır, resmi dili Türkçedir.” şeklinde değiştirilmesinin,
- “Büyük Millet Meclisi, vilâyetler halkı tarafından seçilen üyelerden oluşur.” şeklindeki 4’üncü maddesinin “Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, Hükümeti oluşturan Bakanlıkları, Bakanlar Kurulu vasıtasıyla idare eder.” şeklinde değiştirilmesinin,
- “Türkiye coğrafî durum ve ekonomik ilişkiler bakımından illere; iller ilçelere bölünmüş olup ilçeler de nahiyelerden oluşur.” seklindeki 10’uncu maddesinin “Türkiye Cumhurbaşkanı, TBMM genel kurulu tarafından ve kendi üyeleri arasından bir seçim devresi için seçilir. Cumhurbaşkanlığı görevi Cumhurbaşkanının seçilmesine kadar devam eder. Tekrar seçilmek mümkündür.” şeklinde değiştirilmesinin,
- “İller, yerel faaliyetlerde tüzel kişiliğe ve özerkliğe sahiptir. Dış ve iç siyaset, şer'î, adlî ve askerî faaliyetler, uluslararası ekonomik ilişki ve hükümetin genel teklifi ve faydalar birden çok ili kapsayan hususlar dışında Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilecek kanunlar gereğince Vakıflar, Medreseler, Eğitim, Sağlık, Ekonomi, Ziraat, Bayındırlık ve Sosyal Yardım işlerinin düzen tanzim ve idaresi, vilâyet şûralarının yetkisi dâhilindedir.” seklindeki 10’uncu maddesinin “Türkiye Cumhurbaşkanı devletin başkanıdır. Bu sıfatla gerek gördükçe Meclise ve Bakanlar Kuruluna başkanlık eder.” şeklinde değiştirilmesinin,
- “İl şûraları (meclisleri) il halkı tarafından seçilen üyelerden oluşur. İl şurâlarının toplanma dönemi iki yıldır. Toplanma süresi de yılda iki aydır.” şeklindeki 12’nci maddesinin de ‘Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis üyeleri arasından seçilir. Diğer Bakanlar, Başvekil tarafından yine Meclis üyeleri arasından seçildikten sonra tamamı Cumhurbaşkanı tarafından Meclisin onayına sunulur.” şeklinde değiştirilmesinin öngörüldüğünü belirtir.
ENDİŞELERİN GİDERİLMESİ…
Bu ani değişikliğe içerleyen bazı parti üyeleri, şaşkınlık içinde mırıldanmaya başlar. Ancak Adalet Bakanı (İzmir Mebusu Seyyid Bey), bu yöntemin yeni bir icat olmadığını, sadece aslında var olan bir yasayı açıklığa kavuşturduğunu ileri sürer.
Not: Devam edecek…
© 2024. Bu makalenin / yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
SONNOT
[1] Millî Mücâdele’nin olağanüstü şartları gereği, 23 Nisan 1920 tarihinde I. Meclis açılırken o dönemde ordu ve kolordu komutanlığı yapmakta olan askerî şahıslar da değişik vilayetlerden mebus seçilmişler, mevcut askerî görevlerine ilaveten TBMM’de yasama görevinde de bulunmuşlardı. Bu uygulama 1923 yazında TBMM seçimlerinin yenilenmesi esnasında da südürülmüştü. Kimi askerî zevatın I. dönem TBMM’de olduğu gibi II. dönem TBMM’de de mebus olarak bulunmasının sebebi budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.