Gazi Meclis’in açılışına dair-1

GİRİŞ…

TBMM’nin açılışının 105. Yıldönümünün arifesinde olduğumuz bugünlerde Gazi Meclis’in açılışını, süreci esas alacak şekilde dört makaleden oluşan bir makale serisiyle anacağız.

MÜTÂREKELER…

Dört yıldır devam etmekte olan I. Dünya Savaşı’nda 1918 yılı yazı sonu ve güzü başında yaşanan askerî gelişmeler Bulgaristan (29.09,1918) Osmanlı Devleti (30.08.1918), Avusturya- Macaristan (03.11.1918) ve Almanya’dan (11.11.1918) oluşan Merkezî Devletlerin peş peşe ve bu sırayla mağlubiyeti kabul ederek savaştan çekilmelerini beraberinde getirmiştir.

MONDROS’A DAİR…

Bu süreçte Osmanlı Devleti de şartları fevkalâde ağır Mondros Mütârekesi [1] ile savaştan çekilmişti.

Mütâreke’nin imzalandığı esnada Yıldırım Orduları Grubu Komutanı [2] olarak Adana’da bulunan Mustafa Kemâl Paşa, Mütâreke şartlarını öğrenince, Osmanlı Devleti’nin sadece kayıtsız şartsız kendini düşmana teslim etmekle kalmadığını, hatta memleketin istilâsında düşmana yardım ettiğini ileri sürdü.

Nitekim Mütâreke’yi takiben yaşanan talihsiz gelişmeler de Mustafa Kemâl Paşa’yı haklı çıkaracaktır.

YER YER İŞGÂL EDİLEN BİR ÜLKE…

Mütâreke’den on gün sonra Rusya’nın, Karadeniz üzerinden tehdidi gerekçe gösterilerek [3] İstanbul’a elli beş parçalık İtilaf Donanması gelerek Osmanlı başkenti adeta gayrı resmî olarak işgâl edilmiştir.

Mondros Mütârekesi gereği Osmanlı ordusu terhis edilmeye başlanmış, limanlar ve Türk Boğazları işgâl edilmiş, Mütârekenin 7. maddesi [4] de bahâne edilerek Osmanlı ülkesi yer yer işgâl edilmeye başlanmıştı.

AZINLIKLARIN BAĞIMSIZLIK HEVESLERİ…

Mütâreke sonrasında Doğu Anadolu’nun bazı vilâyetlerinin “Büyük Ermenistan” hayali kapsamında Ermenistan’a dâhil edilmesi tehlikesi belirmişti.

Osmanlı Devleti’nin içine düştüğü acziyeti kendileri adına elverişli bulan azınlıklar da bağımsızlığa yönelmişlerdi.

Orta ve Doğu Karadeniz bölgesinde yaşayan Rumlar da bölgede bir Pontus Rum Devleti kurmak üzere çeteler kurarak bölgedeki Türk köylerini basarak Türk ahâliyi sindirmeye yönelince bölgedeki Türklerin de bu çetelere karşı koymaya başlaması üzerine bölge istikrarsızlaşmıştı.

Bu durum İstanbul’daki İngiliz makamlarına bölgedeki Türklerin Rumları katlettiği şekilde aktarılmış, İngiliz makamlar da Osmanlı Hükûmetin verdikleri notayla bölgede derhâl istikrarın sağlanması, aksi hâlde bölgenin işgâl edileceğini belirtmişti.

Bu durum üzerine Mustafa Kemâl Paşa 9. Ordu Müfettişi olarak olağanüstü yetkilerle ve emrindeki bir heyetle bölgeye görevlendirilmiştir.

Not: Devam edecek

© 2025. Yazının içeriğinin telif hakları yazarına ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereği kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.

DİPNOTLAR

[1] Mütâreke, silah bırakışması ya da ateşkes antlaşması devletler hukukuna göre, kesin barış antlaşması yapılıncaya kadar yürürlükte olabilecek bir belgedir. Ancak mütâreke, hukuk açısından savaşın kesinlikle sona erdirilmesine varmayabilir. Bu bakımdan ordu için terhis ve silahsızlanmaya ait hükümlerin bulunmaması gerekir.

[2] Yıldırım Orduları Grubu, I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti'nin Filistin ve Irak Cephelerini savunmak için kurduğu ordular grubuydu. Bu kuvvete Temmuz 1917-Ocak 1918 döneminde Mareşal Falkenhayn, Ocak–Ekim 1918 döneminde de Mareşal Liman von Sanders komuta etmiştir. Bu kuvvet Nablus Muharebesi (19-21.09.1918) ve sonrasındaki takip harekâtında büyük ölçüde imhâ ve esir oldu. Mondros Mütârekesi gereği yabancı subayların Osmanlı ülkesini terk edecek olması nedeniyle Sanders bu görevi 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemâl Paşa’ya devretmiştir (31.10.1918). Bu komutanlık 7 Kasım 1918 tarihinde lağvedilmiş ve komutanı olan Mustafa Kemâl Paşa da Harbiye Nâzırlığı emrine alınmıştır.

[3] Ekim (1917) Devrimi sonrasında Rusya’da yapılan seçimlerin ardından Ocak 1918 ayında toplanan Rusya Kurucular Meclisinde Bolşeviklerin çoğunluk sağlayamamış olması nedeniyle meclis Lenin emrindeki silahlı unsurlar tarafından dağıtılınca ülkede Bolşevik hakimiyeti başlamış, bu durum ülkedeki istikrasızlığı artırmış, Bolşevik güçler ile Beyaz Ordu güçleri arasında iç savaş başlamıştır. İtilaf Devletleri de bu iç savaşa, Beyaz Ordu güçleri lehinde taraf olmuşlar, Beyaz Ordu güçlerine Karadeniz üzerinden de silah, lojistik malzeme ve kuvvet desteğinde bulunmuşlardır. Fakat her şeye rağmen bu iç savaştan Ocak 1920 ayında Bolşevikler galip çıkmışlardır.

[4] Mondros Mütârekesi’nin 7. Maddesi, İtilaf Devletlerinin, Osmanlı ülkesinde kendi güvenliklerini tehlikede gördükleri önemli yerleri işgâl edebilmelerini öngörmekteydi. İngiltere’nin zorlamasıyla Mondros Mütârekesi’ne konulan bu madde İtilaf Devletleri’nin Mütâreke sonrasında Osmanlı topraklarına ilişkin saklı niyetlerini hayata geçirmesi konusunda elini rahatlatacaktır.

[5] Büyük Ermenistan, Ermeniler tarafından, Ermenilerin anavatanı olarak kabul edilen ve bir kısmında da Ermenilerin çoğunluk olarak yaşadığı etno-milliyetçi ve irredantist kavramdır. I. Dünya Savaşı sonrasında Ermenilerin Karadeniz’den Akdeniz’e, Karabağ dağlarından Suriye’ye kadar olan sahayı içine alan bir Büyük Ermenistan hayalleri vardı. İtilaf Devletleri de sınırları bu denli geniş olmasa da genişletilmiş bir Ermenistan projesine destek veriyordu. Böylesi bir projenin gerçekleşmesi İngiltere’nin mandası olacak Irak’ın kuzeyinde Rusya’ya karşı bir tampon devlet olarak işlev görecekti. Büyük Ermenistan’ın bir büyük devletin mandası altında kurulması söz konusu olacağından I. Dünya Savaşı’ndan kaynakları önemli ölçüde azalarak çıkan İngiltere, “Büyük Ermenistan” için zengin ve kuvvetli bir devlet olan ABD’nin manda idaresinin (Ermenilerin kendi kendilerini idare edene dek ABD rehberliğindeki bir yönetiminin) uygun olacağı görüşünde olduğundan ABD’nin “mandater devlet” olması konusunda Paris Barış Konferansında çabalamış ise de bu konu TBMM kuvvetlerinin 1920 güzündeki başarılı Ermenistan Harekâtı sonucu kapanmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İrfan Paksoy Arşivi